Suriye ve Ortadoğu,
ABD ve Rusya için önemlidir. Ancak, Ortadoğu’nun petrol ve doğalgazına bağımlı
olan Avrupa Birliği ve Çin için de önemlidir.
O nedenle Suriye’deki çatışmayı, bloklar arası çatışma olarak görmek
olasıdır. Ortadoğu, büyük güçlerin çıkarlarının çatıştığı bir bölgedir ve
buradaki egemenlik yarışı kalıcı bir çatışmayı barındırmaktadır. Amerikalılar,
“Suriye’yi kontrol eden Ortadoğu’yu
kontrol eder. Asya’nın kapısı Suriye’den hareketle, Rusya’nın ve İpek Yolu
üzerinden Çin’in anahtarını elinde tutar” diyor. (×)
Bloklaşma
Ortadoğu’da, birbirinin karşıtı iki
askeri blok ortaya çıktı. Rusya, İran ve Lübnan; Şam yönetimini destekliyor ve
bu ülkeler anlaşması yapılmamış bir blok oluşturmuş durumda. Çin bu gruba yakın
duruyor. Bunlara karşı, ABD’nin başını çektiği; Suudi Arabistan, Katar, İsrail
ve Kürtlerden oluşan başka bir birliktelik var. Avrupa Birliği ise bunları
destekliyor. Türkiye, ulusal güvenliği için çekince oluşturmasına karşın bu
blokta yer alıyor. Kendi geleceğine karar veremez durumda.
ABD, Suriye
Kürtlerini asker olarak kullanıyor. Onları; Kuzey Irak’ta Barzani’ye
kurdurduğu Kürt devletini, Akdeniz’e bağlayacak Kürt Koridoru’nu
gerçekleştirmek için örgütlüyor. İşid’e karşıymış gibi açıklamalar
yapıyor onları bombalıyor görüntüsü veriyor ancak gerçekte koridor
açmada Kürtlerin önünü açıyor.
Rusya’nın Amacı
Rusya, Avrupa’nın doğalgaz
gereksinimini karşılayan bir ülkedir ve bu konuda rakipsizdir. Durumdan
rahatsız olan Avrupa Birliği ve ABD, bağımlılığın sona erdirilmesi için yeni
seçenekler peşindedir. Günümüz koşullarında bu seçenek, Basra Körfezi’nde
bulunan ve dünyanın en zengin yatağı olduğu söylenen doğalgazın, Katar’a düşen
kesimden Avrupa’ya taşınmasıdır. Bu tasarıma, şimdi İsrail’in çıkardığı Doğu
Akdeniz doğalgazı da eklendi.
Rusya, kurmuş olduğu tekelin
kırılmasını önlemek için, geleneksel müttefiki Suriye’nin yanındadır.
2011’de; İran, Suriye ve Lübnan arasında yapılan anlaşma, Basra doğalgazının
İran karasularındaki bölümden Şam’a ulaştırılmasını, burada Lübnan doğalgazıyla
birleştirilerek Avrupa’ya taşınmasını öngörüyordu. Aynı yıl Suriye’nin orta
kesimlerinde bulunan doğalgaz, bu hatta bağlanacaktı. Katar gazını Avrupa’ya
taşıyacak boru hattının ülkesinden geçmesine izin vermeyen Esad, bu
tasarımın içinde yer almıştı.
Rusya’nın katılımıyla
gerçekleştirilecek bu tasarım, kıyametin kopmasına neden oldu ve Suriye
savaşları başladı. AKP hükümetinin, aşırı dostlukla başlayan ilişkilerinin
aniden Esad düşmanlığına dönüşmesinin nedeni bu gelişmelerdi.
Suriye ve Rusya
Rusya’nın Suriye’yle ilişkisi
1950’li yıllara dek gidiyor. Bugün, petrol ve doğalgazdaki ayrıcalıklı konumunu
korumak ve terörün Kafkasya’ya
taşınmasını önlemek için Suriye’de bulunuyor. Suriye’nin bütünlüğünü
savunuyor görünüyor ama Kuzey Suriye’de kantonlar kuran PYD’ye karşı
çıkmıyor; onları amacı yönünde kazanmaya çalışıyor. Kürtlerden, Koridor’dan fazla söz etmiyor. IŞİD’i, ABD
politikasının parçası olduğu için bombalıyor.
Esad’a
sahip çıkıyor ama muhaliflerin de yönetime katılması gerektiğini söylüyor.
Suriye’nin baş düşmanı İsrail’le stratejik
anlaşmalar yapıyor. Suriye’nin bütünlüğünden söz ediyor ama onun asıl
derdi; askeri üs kurmak ve Akdeniz’e yerleşerek enerji yollarının denetiminde
söz sahibi olmak.
Amacına uygun düşen
her türlü yönetim seçeneğine açık. Büyük devlet politikası bunu gerektiriyor.
Çarlık Rusya’sının ve Batı sömürgeciliğinin, 19.yüzyıl Kürt politikası yeniden
gündeme geliyor. Türkiye, içinde ve çevresinde emperyalizmin örgütlediği Kürt
kalkışmasıyla uğraşmak zorunda kalıyor.
ABD ve Ortadoğu
ABD, 1998’de saptadığı ve 21.yüzyılı
kapsayan “Yeni Bir Yüzyıl İçin Amerikan
Ulusal Stratejisinde”, Ortadoğu’dan 2050 yılına dek vazgeçmeyeceğini
açıklamıştır. Açıklama yönünde Büyük
Ortadoğu Projesi’ni uygulamaya sokmuş ve bugüne getirmiştir. Ortadoğu’dan
çekilmeyi aklından bile geçirmemekte, Rusya’nın bölgeye yerleşmesinden
rahatsızlık duymaktadır.
İki büyük silahlı
güç, Türkiye’nin de içinde olduğu Ortadoğu’da, çatışma olasılığı bulunan bir
konumda karşı karşıya gelmiştir. Nükleer silahların tehlikeli gücü, tarafları
görüşmelerle sağlanacak bir uzlaşmaya zorlamaktadır. Olasıdır ki
uzlaşacaklardır.
“Ortak Vizyon Belgesi”
AKP hükümeti 2006
yılında imzaladığı “Ortak Vizyon
Belgesi”yle, Ortadoğu’da ABD ile birlikte yürümeyi kabul etmiştir. Bugüne
dek Belge’ye sadık kalmış ve
Washington’un istemlerinin tümünü yerine getirmiştir. Belgede, “ortak endişe kaynağı olan uluslararası
krizlere birlikte, etkin ve çok taraflı çabaların teşvik edilmesi
gerekmektedir”1 denilmektedir. AKP hükümetleri, sürekli Belge’ye sadık kalacağını açıklamış ve
açıklama yönünde davranmıştır. Süreceği görülen bu tutum, Türkiye’yi tehlikeli
serüvenlere götürecektir.
Düşünsel Karmaşa
Türkiye’de kimileri, Rusya’nın
Ortadoğu’ya inmesini, olumlu bir gelişme olarak gördü. Rus karışmasının; ABD’yi
güç duruma düşüreceği ve Büyük Ortadoğu Projesi’ni sekteye uğratacağı
söylendi. Türkiye’nin yararına bir girişim olarak değerlendirildi. Aynı
çevreler, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra, Türkiye’nin ABD’den
uzaklaşıp, Rusya’yla stratejik ilişkiler kuracağını sanıyor; bu yönde
açıklamalar yapıyor.
Aydın sayılan kimi
kişiler ham hayaller içindeyken, ülkeyi yönetenler, 2023 hedefine doğru emin
adımlarla yürüyor. Bunlar, ABD ve AB’nin yanında yer almaya devam edecektir.
ABD’den ayrılmaya ne istekleri, ne bilinçleri ne de güçleri vardır. Darbe
girişiminden sonra, Batı’yla ilişkileri azalmayacak, tersine artacaktır.
İlerici kesimde, “AKP’nin ülkeyi emperyalizm safından çıkarma olasılığına” yönelik
akıl dışı yorumlar yapılmaktadır.2
Darbe Sonrası
Darbe girişiminden sonra Rusya’yla
kurulan ilişki, ticareti eski düzeyine getirmenin ötesine geçmeyecektir.
Bu ilişkinin, mal ve turist alışverişi gibi basit bir ereği vardır.
Türkiye’nin NATO üyesi kalarak Rusya’yla stratejik ilişkiler kurması mümkün değildir. Bu gerçeği
en iyi, Türkiye’yi 70 yıldır kendisine bağlayan Batı bilmektedir. Bu nedenle,
Türkiye’nin Rusya’yla kurduğu blöf ilişkisinden etkilenmemektedir.
Türkiye’nin Rusya’yla
Suriye konusunda anlaşması, mevcut koşullarda mümkün değildir. Rusya,
Ortadoğu’dan Avrupa’ya, denetimi dışında doğalgaz çıkışını önlemek için,
herşeyi göze alarak Suriye’ye yerleşmiştir. Suriye’yi kan gölüne çeviren
süreç, doğalgaz aktarımındaki çıkar çatışmasına dayanıyor. Türkiye’nin tutumu
belli. Bu konuda Batı’dan yana tavır almıştır. Esad’ı düşman ilan ederek iç savaşı desteklemiş, Katar’la ittifak
kurmuş ve İsrail’le doğalgaz anlaşması yapmıştır. Rusya’nın mücadele ettiği ve
edeceği her konuda, onun karşısında yer almıştır.
Hava Sahası ve NATO
Recep Tayyip Erdoğan,
hava
sahası ihlallerinden söz ederken Rusya’yı eleştiren
tepkisel açıklamalar yapmış, “Türkiye’nin hava sahası NATO’nun hava
sahasıdır; Türkiye’ye saldırı, NATO’ya saldırıdır” demişti. NATO Genel
Sekreter Jens Stoltenberg, “NATO Türkiye’yi korumaya kararlıdır,
gerekirse Türkiye’ye asker göndermeye hazırdır” diyerek bu açıklamayı
tamamlamıştı.3 Açıklamalar bugün için de geçerlidir. Türkiye, hava
sahasını, darbe girişiminden bir hafta önce NATO uçaklarına açmıştı. Darbe
girişiminde önemli bir işlevi olan İncirlik’te herhangi bir statü
değişikliği yapılmamıştır. Askeri okullar kapatılmıştır ama darbecilere hizmet
veren incirlik’e dokunulamamıştır. ABD ve NATO, üssü
kullanmayı sürdürüyor.
Kendini Bağlamak
Türkiye, Ortadoğu’nun
en güçlü devleti olmasına karşın, yönetimde bulunanların niteliği nedeniyle,
olayların edilgen izleyicisi durumdadır. Kendini, ABD ve AB’ye kalıcı
bağlarla bağlamıştır. Ancak, enerji başta olmak üzere Rusya’ya da
bağlanmıştır. Batı’nın istediği biçim ve doğrultuda hareket etmektedir. Etmeyi
de sürdürecektir. Kimi aklı evvel aydınların yaptığı gibi; darbe
girişiminden sonra, AKP’den 14 yıldır uyguladığı iç ve dış siyasette bir
değişim beklemek siyasi öngörüsüzlüğün ötesidir; en hafif tanımla aymazlıktır.
Sorunlu Gelecek
Doğu’da ve Güney’de; Batı’nın
desteklediği bölünmeye yönelik Kürt hareketi yükselecektir. Tasfiye sürecine
sokulan ordu savaşma gücünü önemli oranda yitirmiştir. Doğu’dan gelen şehit sayıları
artacak Suriye’de koridorun ilerlemesi önlenemeyecektir. Gerçek tehlike
olan Barzani kabullenilmiş durumdadır. Yaklaşmakta olan ekonomik
bunalım, yeni borçlarla atlatılmaya çalışılacak, halka yeni vergiler
çıkarılacaktır. “Sonuna dek gidileceği” söylenen terörle mücadele
eski durumuna geri dönecek, “demokrasi” ve “milli birlik” söylemleriyle
yeni bir barış süreci başlatılacaktır.
Suriyeli göçmenler sessizce vatandaş yapılacak, Türkiye’nin Araplaşma süreci
hızlandırılacaktır. Muhalefet olmayan muhalefeti de yanına alan AKP,
2023 hedefine özgürce yürüyecektir.
Türkiye, oluşmakta olan tehlikelere
karşı, ulusal nitelikte bir yönetime kavuşup Atatürkçü politikayı günün
koşullarını gözeterek uygulamak zorundadır. Bunu yapmadığı sürece, giderek
karmaşık duruma gelen olaylar karşısında kendi yolunu belirleyemeyecek, Birinci
Dünya Savaşı’nda olduğu gibi, büyük gördüğü gücün peşinden sürüklenecektir.
Gelişmeler ve
açıklamalar Türkiye’nin varlığıyla ilgili karmaşık bir dönemi gösterirken,
muhalefet partileri, AKP’yle birlikte demokrasi
şenlikleri yapıyor. Halk,
bilgisiz ve sahipsiz. Her türlü olumsuzluğa karşı korumasız durumda. Olay ve
gelişmeleri değerlendirip önlem geliştirecek bir ulusal irade bulunmuyor.
Kapıdaki Tehlike
Geçmişten günümüze yarım yüzyıllık
olay ve söylemler ortada. Ülke yönetiminin kişi egemenliğine indirgendiği;
yasama, yargı, yürütme ve savunmanın dumura uğratıldığı, devlet yetkisinin
talan aracı olarak kullanıldığı ve muhalefeti olmayan bir ülkede herşey olur.
Göstermelik söylemlerin, yalana
dayalı sözverilerin ve yapay gösterilerin önemi yoktur. Çıkar hesaplarıyla
yapılan kalıcılığı olmayan eylemlerin de bir önemi yoktur. Toplumsal gerçekler,
insanlar anlasın ya da anlamasın kendi kuralını egemen kılar ve geleceği
göremeyenlerin önüne daha büyük sorunlar halinde dikilmekte gecikmez.
Bilmeyenlere bildirir, öğrenmeyenlere öğretir.
Olaylar herkesin gözü önünde
gelişiyor. ABD; Ortadoğu’dan çıkmayacağını, Kürt devleti kuracağını,
Koridoru açacağını ilan ediyor ve açıklamaları yönünde adım adım ilerliyor.
Rusya, Suriye’de askeri üslerini kuruyor, kurduklarını genişletiyor ve bölgeye
yerleşiyor. Ortadoğu, karmaşık olaylara gebe.
Türkiye’de ise, Cumhuriyet devleti
ortadan kaldırılıyor. Orduyu köklerinden kopararak savaşamaz duruma getirecek
uygulamalar yapılıyor. Din siyaset için kullanılıyor. Çıkar çatışması içindeki
tarikatlar, devletten pay almak için birbiriyle yarışıyor. Halk yoksul ve
örgütsüz. Çıkar örgütleri haline gelen partiler onu görmüyor. Bu dünyadan umudu
kesmiş, kendini öbür dünyadaki yaşama
hazırlıyor. Türkiye, 1914’ün koşullarını yaşıyor.
Gelmekte olan
tehlikeyi görenler huzursuz ancak ellerinden birşey gelmiyor.
Herşey Karşıtıyla
Vardır
Yaşanan olumsuzluklar kendi
karşıtını da yaratıyor ve ülkenin her yerinde ulusal bir uyanış, bir arayış
yaşanıyor. Durumdan hoşnut olmayanlar, kendi örgütünü henüz yaratabilmiş değil.
Bu örgüt ne denli ivedi yaratılırsa, gelecekte yaşanacak acılar o denli
azalacaktır. Türk ulusunun, konu yurt savunması olduğunda, yedek bir direnme
gücü her zaman vardır. Yeter ki çok geç kalınmasın ve bu güç harekete
geçirilsin.
Yurtseverleri
bekleyen görev, bilgi ve bilincini yükselterek halkın içine girmektir. Bunun ön
uygulamaları kendini göstermeye başladı. Yurtseverler, somuta dönük eylem
ereğiyle birbirini buluyor. Ortadoğu’daki karmaşaya ve Türkiye’deki
işbirlikçilere karşı, ulusal bilinci yükseltecek öncüler ortaya çıkıyor.
Gelecekten kaygı duyan insanlar, Türkiye’nin her yerinde, olumsuz gidişe karşı
ne yapmak gerektiğini tartışıyor. Mustafa Kemal Atatürk, yeniden
keşfediliyor, Kemalizmi yol gösterici görenlerin sayısı artıyor.
DİPNOTLAR
(×) ”Suriye
üzerindeki gizli saçma Suudi-ABD anlaşması: Petrol doğalgaz boru hattı savaşı” medyada fakat. net
1 “Yeni Bir Harita Doğuyor” Cumhuriyet, 29.07.2006
2 Soner Yalçın, Sözcü, 10
Ağustos 2016
3 www.bbc.com/türkçehaberler
08.10.2015
Hocam bu süreçte yeni bir "sarı saçlı mavi gözlü" gelir mi, içimizden çıkar mı sizce? Teşekkürler bu arada.
YanıtlaSilHocam bir yorum daha yapmam gerekti. Sizi yeni tanıyan biri olarak kitaplarınızı ve bu blogu tanıdığım herkese aktaracağım. Sizin daha çok bilinmeniz ve tanınmanız gerekiyor. Bunları yazmak istedim. Saygılar.
YanıtlaSilSağol sevgili Adsız.Sarı saçlı gelmez. Bu kez belki siyah saçlı olur.
YanıtlaSilSayın hocam çok merak ettiğim bir konu var: Akp sizin de söylediğiniz ve araştıran soruşturan bireylerin de bildiği gibi ABD ve AB'nin çıkarlarına uygun politikalar yürüten bir oluşum. Fetö terörö örgütü de bir ABD destekli oluşum. Peki bu 15 Temmuz darbesinin amacı neydi? ABD, zaten kendi çıkarlarına uygun hareket eden ve direktiflerini harfiyen yerine getiren akp'yi Fetö örgütüne niye boğdurtmak istesin ki?
YanıtlaSilCIA'nın oyunları boldur Sevgili Kürşat.Yarattığı oluşumları gerektiğinde çalıştırır, ABD Başkanını öldürür, İkiz Kuleleri yıkar, iktidara getirdiği diktatörleri (Vietnam ve Panama)darbeyle devirir. Afganistan'da şeriatçı gruplar örgütler, onları Taliban'a boğazlarım, daha sonra onu da yok eder. Buna kaos politikası diyorlar. Son olaylar buna benziyor,Kim kazanırsa kazanın kaybeden Türkiye, kazanan ABD oluyor. Ordunun dağıtılması bunun kanıtıdır.
YanıtlaSilİlk satırdaki çalıştırır, çatıştırır olacak. Kusura bakma.
YanıtlaSil4.satırdaki boğazlarım, boğazlarım olacak. Özür dilerim.
YanıtlaSil4.satırdaki boğazlarım, boğazlatır olacak. Özür dilerim.
YanıtlaSilTamamdır sayın hocam. Bu arada Bitmeyen Oyun kitabınız harika bir eser. Okullarda okutulması gereken bir kitap. Bitmeyen Oyun-2 devam niteliğinde bir kitap bekliyoruz sizden. Saygılar...
YanıtlaSilSayın hocam; Türk milleti bu uyanışı nasıl yapacak? bu karamsar tabloyu olumluya çevirecek süreci nasıl işletecek? bu süreçte haydi Ayağa Kalkın diyecek insanlara ihtiyaç var. mevcut siyasi partiler ile bunun başarılamayacağı ortada
YanıtlaSilSevgili Kürşat, "Yeni Dünya Düzeni Kemalizm ve Türkiye" ve "Türkiye Üzerine Notlar 1919-2015"kitaplarımı okumanı öneririm. İkinci kitap, "Bitmeyen Oyun"un devamı sayılabilir.
YanıtlaSilSevgili Mete, kuramsalaktarim.blogspot.com da "Ne Yapmalı" başlıklı yazımı okumanı öneririm.Sorduğun soruya orada yanıt bulacaksın
YanıtlaSilHocam memlekette GAP projesinin bir İngiliz projesi olduğunu sanırım bilmeyen yoktur. GAP projesinin başladığı tarihle bittiği tarih bölgenin pkk eliyle insansizlastirilmasi ve istikrarsizlastirilmasi savasimi süreciydi. Buna göre bolge yeni oluşturulacak bir dünya sisteminde, ABD, Rusya ve Çin e komşu olup bahsettiğiniz coğrafyayı ve ortadoğu enerji blogunu ele geçirme döneminde yapılacak savaşlarda asker ve diğer unsurlarıni bu bölgede enerji ve gıda anlamında doyurabilecek nispeten guvenli bir stratejik konumu da oluşturmuş oldu kanaatimce. Bugün pkk eliyle türkiye de yine o bölgede özerklikler ilan edilirken hemen güneyde pyd ve barzani eliyle enerji koridoru actiriliyor. Rusya pusuda kafkaslara asker yigip İran Azerbeycan ve Kürt bölgesiyle bu durumu lehine çevirmek için anlaşmalar yapip hazar üzerinden Suriye ye ve karşısındaki bloka göz dağı verip ben de varım diyor. Biz ise iç savaşın eşiğinden döndük Almanya ve dolayisiyla Ingiltere haric Ab ile giderek artan bir gerginlik ve maalesef sosyo politik ekonomik restlesmeler gündemiyle yaşıyoruz. Önerdiğiniz yazıyı okuyacağım ama bizim caydırıcı olan tek bir unsurumuz dahi kalmadı mı diğer devletler üzerinde veya eskiden gerçekten devlet dediğimiz yapının bu döneme göre güçlü duruşu bilim ekonomi sistem ve akla sahip emperyalleri karşısında ne gibi bir dengeleyiciligi vardı. Adamlar bizim Atatürkçü Veya dinci olmamıza bakar mı? Maksat sonuçları açısından milli menfaatleri ise aslında sonuçta çok etkili olmayacaktır ne ci olduğumuz? Biraz daha gelecek ongorulerinizi okumak isteriz. Saygılarımla
YanıtlaSilMetin bey öngörülerinize katılmıyorum sizin öngörüleriniz 20 yıl önce geçerli olabilir ancak Türkiye değişti bunu görmek lazım. Su ısıtılırken biz birşey yapamayız deyip oturacak mıyız? Onların bir planı varsa bizim de bir planımız var. Riskleri var elbette M.Kemal ve milletimiz yokluklar içerisindeyken teslim mi oldu biz asla esareti kabul etmeyiz. Onlar isteseler de istemeseler de biz tam bağımsız güçlü Türkiye olacağız.
YanıtlaSilMetin bey öngörülerinize katılmıyorum sizin öngörüleriniz 20 yıl önce geçerli olabilir ancak Türkiye değişti bunu görmek lazım. Su ısıtılırken biz birşey yapamayız deyip oturacak mıyız? Onların bir planı varsa bizim de bir planımız var. Riskleri var elbette M.Kemal ve milletimiz yokluklar içerisindeyken teslim mi oldu biz asla esareti kabul etmeyiz. Onlar isteseler de istemeseler de biz tam bağımsız güçlü Türkiye olacağız.
YanıtlaSilVatandaşın büyük bir çoğunluğu kredi kartı batağında.Ahlak düzeyi TV deki dizilerle sıfıra indirilmiş. Uyuşturucu vs ortaokullara inmiş bunlarla memleket neredeyse esaret altına alınmış artık kendimize gelme zamanı neredeyse geçiyor.
SilKorkunun ecele faydası yok
Başka Türkiyede yok.
Artık hepimiz üstümüze düşeni yapmak zorundayız
Vatandaşın büyük bir çoğunluğu kredi kartı batağında.Ahlak düzeyi TV deki dizilerle sıfıra indirilmiş. Uyuşturucu vs ortaokullara inmiş bunlarla memleket neredeyse esaret altına alınmış artık kendimize gelme zamanı neredeyse geçiyor.
SilKorkunun ecele faydası yok
Başka Türkiyede yok.
Artık hepimiz üstümüze düşeni yapmak zorundayız
Sayın hocam saygılar.Bana göre Rusya, doğru bir dış politika uyguluyor, çünkü bugün emperyaliz'me mukavemet göstermezse, gelecekteki hali, üzülerek söylüyorum'ki, bizim gibi olacak, yani celladından merhamet dileyen mahkum..Bugünkü durumumuz bu,ama demek değilki gelecek bundan ibaret olacak..Bana göre bundan bir önceki evre'de, biz'de mukavemet göstermiş olsaydık, emperyalizm'e, bugün günü kurtarma politikası değilde, Milli çıkar ve menfaatlerimizin politikasını güdüyor olacaktık ..
YanıtlaSilBirde hocam . Bana göre darbe komedisi ki tiyatrodan ibaret.Bugün çıkartılan kanun hükmündeki kararnamelerin en güçlü alt yapısıdır . Arkadaşlar lütfen akli selim düşünelim, bu yasaların çıkması gerekiyordu,ama eski durum'da olsaydık,halkın gözünde muhalefetin değeri yok olacaktı. Onları korumak için bir şey gerekiyordu, oda darbe oldu. Niye böyle düşünüyorsun diyenlere, sanıyormusunuz'ki ABD sadece AKP yi kurdu, diğer partileri halkmı kurdu sanıyorsunuz, onlar iktidarın sigortası sadece. Yani AKP karşıtı düşünceyi,yine kendi kontrolünde tuttuğu bir oluşum sadece..Bu benim fikrim.
YanıtlaSilBu arada belirtim ki .Mualefet partilerini kurdu derken, yönetimlerinden ve yönetim kadrosundan bahsediyorum. Ulu Önder'imizin o dönemde kurduğu şanlı CHP,yi tenzi ediyorum. MHP'nin de eski ATATÜRK ilkelerini benimseyen MÇP yi tenzi ediyorum.BDP ye söylicek bişey yok zaten, sizde biliyorsunuz.
YanıtlaSilArkadaşlar, hepinizin yazdıklarında doğrular, belirsizlikler ve yanlış değerlendirmeler var. Tümüne buradan yanıt vermem olası değil çünkü dile getirdiğiniz her konu başlı başına araştırma konusu. Blogda sorularınıza yanıt olabilecek yazılar var. Buradan çok öz olarak şunu söyleyebilirim. Hakın , ulusal birlik ve tam bağımsızlık ilkesi altında örgütlenmesi ve Kemaliszmin günün koşulları gözetilerek uygulanması gerekir.Yurtsever aydınlara düşen görev budur. Bu yapılamazsa Türkiye'nin parçalanması kaçınılmazdır. Türkiye'nin mevcut partilerden kurtulması gerekir.
YanıtlaSilHocam öncelikle iyi günler. Ben Azerbaycandan size yazan Azerbaycan Oğuz Türküyüm. Türkiye üzerine oynanan oyunlar ve beraberinde getirdiği karanlık gelecek izleri bizi de rahatsız eder durumda. Şahsen bana göre güçlü bir Türkiye daha güölü Türk dünyası demektir, onun sarsılmaz kalesi demektir. Yazınızı çok büyük dikkatle okudum. hukukçu olarak bütün yazdıklarınıza katılmakla birlikte sinyallerini gösterdiğiniz sorunlu gelecek bölümü benim her an endişelendiğim konular. Kim ne derse desin Tayyip erdoğan bir abd projesidir, iktidardan gidene kadar da Abd orbitinden kenara çıkmayacaktır. Ben şunu söyeleyebilirim 2015 temmuuzndan bugüne kadar pkk ile edilen göstermelik 'mücadele' bana hiç de samimi gelmiyor. Bu da bir oyundur. ya da oy avcılığı ve bölgenin siyasi kontrolü üstünde çıkarılan savaştır. Ben bu sayfayı yeni buldum. Bundan sonra da yazılarınızı takip edeceğim. eski yazıları da hepsini okuayacağım. aleminize sağlık diyorum. Saygılar.
YanıtlaSilSevgili Timur, değerlendirmelerin için teşekkür ederim.Yazdıklarına katılıyorum. PKK ile mücadele konusunda, kuramsalaktarim.blogspot.com da, "Terörle Müzakere ve Mücadele Edenler" yazısını okumanı öneririm.
YanıtlaSil