Türkiye, bölünme ve iç çatışma dahil her türlü tehlikeyi içeren
bir karmaşa ortamına doğru gitmektedir. Teröre karşı mücadelenin emperyalizme karşı
mücadele olduğu ve bu mücadelenin yüksek anti-emperyalist bilinç yani Atatürkçü
bakış gerektirdiği bilinmelidir. Atatürk’ü
ve yaptıklarını kavramadan emperyalizme karşı mücadele edilemez. Emperyalizme,
tarihin ilk yenilgisini yaşatan Türkiye, bu birikimiyle büyük ve güçlü bir ülkedir.
Uygulanan yanlış politikalardan kurtulup Atatürk’e
yönelirse altından kalkamayacağı güçlük yoktur. Gücünü, kendisi ve bölge güvenliği
için kullanıp komşu ülkelere önderlik ederek, Ortadoğu’daki emperyalist oyunu bozabilir
ve dünyanın ezilen uluslarına yeniden örnek olabilir.
Geçmişten
Gelen: “Barış ve Çözüm Süreci”
PKK’yla yürütülen barış sürecinin eşgüdümünden sorumlu Bakan Beşir Atalay, bu sürecin; Recep
Tayyip Erdoğan’ın 2005’deki Diyarbakır konuşmasıyla başladığı ve 2009’da
uygulamaya sokulan Milli Birlik ve Kardeşlik
Projesi ile geliştiğini söylüyor.1
Barış süreci, hükümetle PKK arasında yapılan görüşmelerle 11 yıl
sürdürüldü ancak bu düzeyde bırakılmadı. Proje’ye
2009 yılında, çözüm süreci adı
verildi ve yasal dayanakları olan devlet politikası haline getirildi. Çözüm
sürecinin sonucu olarak, Meclis’ten geçirilen, Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine
Dair Kanun; 16 Temmuz 2014’te Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdi.2
Başlangıç
2009 yılında Oslo’da yapılan MİT-PKK görüşmeleri, çözüm sürecinin
başlangıç tarihi olarak kabul edilir. Konuyla ilgili ilk açıklamayı,
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül yapmış ve “Kürt sorunuyla ilgili ilerleyen günlerde
çok iyi şeyler olacak” demişti.3 Bu açıklamadan 13 gün sonra,
Bağdat’a giderken uçaktaki gazetecilere, Barzani’yi
tanıma anlamına gelen sözler söylemiş ve Kuzey Irak için “Kürdistan” tanımını kullanmıştı.4
5 Ağustos 2009’da Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan, Kürt açılımıyla ilgili olarak DTP Başkanı Ahmet Türk’le bir
araya gelerek görüşmeler yaptı.5 Yapılanlar Batı’dan destek görüyor,
açılımı savunan açıklamalar yapılıyordu. Economist Dergisi bile,
“Kürt açılımı cesaret verici” başlıklı yazılar yayınlıyordu.6
Aynı günlerde, Abdullah
Öcalan’ın çağrısıyla 34 PKK üyesi, “gerilla giysileriyle” Habur
Sınır Kapısı’ndan girip teslim oldu. Gelenleri karşılamak üzere Şırnak’ın
Silopi İlçesi’nde yaklaşık 50 bin kişi toplandı.7 Sınır kapısında
mahkeme kuruldu. Diyarbakır Ağır Ceza Mahkemesi’nin daha önce örgüt üyeliğinden
arama kararı çıkardığı 30 kişi dahil, gelen tüm PKK’lılar serbest bırakıldı.
Mahkeme başkanı, “gelenlerin tepkisini çekeceği” gerekçesiyle; salondaki
Türk Bayrağı ile Atatürk’ün resmini kaldırttı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Milli birlik ve kardeşlik projemiz
bir hedeftir. Demokratik açılım süreciyle bu hedefe ulaşacağız. Habur
Kapısı’ndaki manzara karşısında umutlanmamak mümkün mü? Bu bir umuttur.
Türkiye’de birşeyler oluyor; güzel şeyler oluyor” dedi.8
Yapılanlar
21 Şubat
2010’da, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, açılımı ve çözüm
sürecini anlatmak ve destek toplamak için 62 sanatçı ile bir araya geldi ve
onlara “açılıma omuz verin” dedi.9
Özel
kanalların değişik dil ve lehçelerde 24 saat yayın yapmasına izin verildi. YÖK,
aynı amaçla Kürt Enstitüsü Araştırma Merkezi kurulması yönünde karar aldı. Yaşayan Diller Enstitüsü kuruldu. Yol
denetimlerinin azaltılması ve yayla yasaklarının asgari seviyeye indirilmesi
yönünde valiliklere genelge gönderildi.10
1 Ekim
2013’te, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, demokratikleşme paketini
açıkladı. Pakette, çözüm süreciyle ilgili olarak; farklı dilde
eğitim, eski köy isimlerinin yeniden verilmesi, öğrenci andının kaldırılması,
“x, w, q” harflerinin kullanılabilmesi gibi “yenilikler” olduğu belirtildi.11
Hükümet,
Türkiye’nin Yedi Bölgesi’ni temsil eden ve halka çözüm sürecinin
gerekliliğini anlatacak Akil İnsanlar Heyeti adıyla komiteler kurdu.
Dolmabahçe
Sarayı’nda Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, İçişleri Bakanı Efkan
Ala, AKP Grup Başkanvekili Mahir Ünal ile İmralı Heyeti’nden Sırrı
Süreyya Önder, Pervin Buldan ve İdris Baluken’in katıldığı
toplantıda, 10 maddelik bir anlaşma metni açıklandı. Metin, Sırrı Süreyya
Önder tarafından okundu.
9 Haziran
2014’te, Diyarbakır’da gösteri yapan bir grup, 2.Hava Kuvveti Komutanlığı’nın
arka kapısının olduğu bölgedeki duvardan atlayarak kışla içindeki Türk
bayrağını indirdi.12 Eylemciye karşı önleyici bir davranışta
bulunulmadı.
30 Ağustos
2014’te, Genelkurmay Başkanı Necdet Özel, “Hükümet yol haritasını
bize vermedi, basından öğreniyoruz. Keşke görüşümüz sorulsaydı” dedi.13
Doğu ve
Güneydoğu’da, PKK tüm gücüyle örgütlenirken ordu kışlasında tutuldu, operasyona
çıkmasına izin verilmedi. Orduya karşı kumpas davaları sürerken; PKK,
mahkemeler kuruyor, vergi topluyor, gümrükleri denetliyor ve silah depoluyordu.
PKK, o denli özgür kılınmıştı
ki; hükümeti tehdit eden açıklamalar yapıyor, AKP’nin parti binasını bombalıyor
ama hükümet çözüm sürecinden vazgeçmeyeceğini
açıklıyordu. Abdullah Öcalan, 2010 yılında;
“15 Haziran’dan sonra süreç ya büyük bir anlaşmaya,
ya da büyük bir savaşa evrilecektir. Eğer büyük bir savaş çıkarsa hükümet 3 ay bile
dayanamaz” derken; AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, çözüm sürecini
kendileri için varlık nedeni haline getiriyor ve “ya biz bu meseleyi çözeriz, ya bu mesele bizi çözer” diyordu.14
Terörle Mücadele ve Seçim
7 Haziran 2015 seçimlerinde AKP Meclis’te azınlığa
düştü. Çoğunluğu elde eden diğer 3 parti, seçim çalışmalarında, AKP’den hesap
soracaklarını, rüşvet ve yolsuzlukları soruşturacaklarını söyleyerek halktan oy
istemişti. Şimdi, hükümeti oluşturarak verdikleri sözü yerine getirme olanağı
elde etmişlerdi. Bu durum, sayısız yolsuzluk suçlaması, özellikle de 17 ve 27
Aralık suçlamalarının muhatabı olanlar için büyük bir tehlikeydi.
AKP, bu tehlike altında 4 yıl geçiremezdi. Birşeyler yapılmalı, Meclis çoğunluğu
yeniden sağlanmalıydı. Açmazdan çıkış için en uygun yol, erken seçime gitmek ve
çoğunluk şansını denemekti. Üç ay içinde güvenoyu alacak bir hükümet
kurulamazsa, seçime gitmek yasal bir zorunluluktu.
Üç ay, hükümet kurmak için değil, kurmamak
için yapılan partilerarası görüşmelerle geçirildi. Oyalayıcı toplantılar ve
içtenlikten yoksun açıklamalarla süre dolduruldu ve ilk aşama başarıyla gerçekleştirildi. Devlet Bahçeli’nin destek anlamına
gelen garip tutumu, bu sürecin AKP adına aşılmasında belirleyici oldu. 1
Kasım’da erken seçim kararı alındı.
Erken seçim kararı kolayca alındı ama ana
sorun AKP’nin oyların meclis çoğunluğunu sağlayacak düzeyde arttırmaktı. Olağan
seçim çalışmalarının dışında birşeyler yapılmalı, oy artırmayı sağlayacak bir çıkış
bulunmalıydı. Halk, AKP’nin Kürt ayrılıkçılığına karşı, barış ve açılım süreci adı altında sürdürdüğü politikadan
rahatsızdı. Azınlığa düşmesinin nedeni de buydu. Ülkede, ulusal duyarlılık
yayılıyor, PKK’ya tepki artıyordu.
Milliyetçi Söylemler ve 24 Temmuz
Önce, yandaş medyada yoğunluğu giderek artan milliyetçi yayınlar yapıldı. Yıllarca demokratikleşmenin, açılımın erdemlerini yazan
kalemler, aniden terör karşıtı savaşçılar haline geldi. Türk halkında PKK’ya
karşı duyulan nefret, devlet olanakları ve yandaş basının yayınlarıyla
birleştirilerek yoğun bir yaymaca kampanyası başlatıldı. Hemen ardından PKK’ya savaş açıldı, 24 Temmuz’da Kandil
bombalanmaya başlandı. PKK’yla mücadele, seçim kazanmaya yönelik araç olarak kullanıldı.
AKP’nin, PKK’yla ilişkisi ve yıllarca sürdürdüğü “barış süreci-açılım” politikaları gözönüne getirildiğinde, bu ani tutum
değişikliğinin, seçime yönelik bir taktik olduğu görülüyordu. Terörle mücadele
gibi önemli bir konu, seçim kazanmak için siyasi malzeme olarak kullanılıyordu.
AKP’yi vatan
savunmasına girişen bir parti, Recep
Tayyip Erdoğan’ı ulusal kahraman gösteren
yayınlar yapıldı. “Milliyetçiliğin ayaklar
altına alınacağı” söylemi, “tek
bayrak, tek millet, tek vatan” haline getirildi? Uzun yıllar ısrarla
sürdürülen açılım politikasından, bir
anda vazgeçildi ve silahlı mücadeleye geçildi. Gerekçe olarak, “biz onlara dost elimizi uzattık onlar bize
ihanet etti” sözüyle açıklandı.
PKK’yla mücadele, halkta karşılık buldu ve
AKP beklenmeyen bir oy artışıyla meclis çoğunluğunu yeniden elde etti.
“Reel Politika”
ABD, Ortadoğu’da başat sorun durumuna
getirdiği terör örgütlerini; kuruyor, büyütüyor ve kullanıyor. Kürtlerin onun
gözünde ayrıcalığı var. Barzani’yle, Büyük Kürdistan’a giden yolda ilk adımını attı. Şimdi
kurduğu ve yakın gelecekte tanıyacağı bu devleti Akdeniz’e bağlayacak Kürt Koridoru’nu gerçekleştirmek için
uğraşıyor. IŞİD’e karşıymış gibi açıklamalar yapıyor onları bombalıyor
görüntüsü veriyor ancak gerçekte koridor
açarak Kürtlerin önünü açıyor. Suriye’de özyönetim ya da kanton
türü yapılanmalara sıcak bakmadığını ve tanımayacağını söylüyor.15
Çünkü onun gündeminde, bugünkü aşamada kanton değil, Kuzey Irak’tan
Akdeniz’e ulaşacak merkezi bir Kürt devletini kurmak var. Kantonların tek
başına yaşayamayacağını biliyor.
Obama’nın danışmanlarından
Hannah, New York Times’da yayınlanan yazısında, önümüzdeki süreçte
Suriye’nin 4 parçaya bölüneceğini söylüyor.16 Kürdistan’ın mimarı Henri Barkey, Türkiye’ye “Suriye’deki
Kürdistan’a alışın” çağrısı yapıyor.17
Türkiye
ABD’yle Anlaştı mı?
Kent çatışmalarının olanca şiddetiyle sürdüğü
günlerde, Recep Tayyip Erdoğan ABD’ye gitti ve Obama’yla görüştü.
Obama, ABD’nin her zaman yaptığını yapmadı ve barış sürecinden,
sorunu görüşmelerle çözmekten söz etmedi. “Türkiye’nin güvenliği için
terörizme karşı mücadelesini desteklediklerini ve ortak mücadele çabalarını
arttıracaklarını” açıkladı.18
ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Blinken,
11 Mayıs 2016’da, IŞİD’in elindeki Türkiye sınırına yakın yerdeki Münbiç’ten
Mare’ye kadar olan hattın temizlenmesi için Ankara’yla işbirliği
konusunda uzlaştıklarını açıkladı...19
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Victoria
Nuland, ABD ile Türkiye arasındaki ilişkilerde stratejik açıdan büyük
ölçüde bir örtüşme olduğunu söyledi.20
ABD, PKK’ya karşı silahlı mücadelenin başlatıldığı
24 Temmuz 2015’ten kısa bir süre sonra Ekim 2015’te, Türkiye’ye akıllı bomba
olarak da nitelendirilen “Müşterek Doğrudan Saldırı Savaş Malzemesi”
satışını onayladı.21 Bu malzeme Hava Kuvvetleri’nin
envanterine girdi ve PKK’ya karşı kullanıldı. Ancak, Suriye’de sınır
güvenliğinde kullanmak için istenen Yüksek Mobiliteli Topçu Roket Sistemi
(HIMARS) verilmiyor. Sürekli erteleniyor. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu,
ABD’nin bunun üzerine “Bu konuda vardığımız anlaşmada ABD sözünü tutmuyor”
diye açıklama yaptı.22
ABD'nin Yaptığı
ABD, Büyük Kürdistan hedefinin ilk
aşamasını, Kuzey Irak’ta Barzani’yle Özerk Kürt Bölgesi’ni
kurarak gerçekleştirmiştir. Şimdi, ikinci adım olarak bu devletçiği Akdeniz’e
bağlayıp büyütmeye çalışıyor. Bunu büyük oranda gerçekleştirmiş durumda. ÖSO’yla
yürütülen Fırat Kalkanı, bu girişimi önleyecek düzeyde bir harekat
değil. ABD’nin gelecekteki adımı, 4 ülkeden (Türkiye, Irak, Suriye ve İran)
toprak alarak nihai hedefine ulaşmak yani Büyük Kürdistan’ı kurmak
olacaktır.
Türkiye, ABD’nin Barzani politikasını
kabul etmekle kalmamış gerçekleşmesi için destek vermiştir ve vermektedir. Turgut
Özal, Barzani’ye kırmızı pasaport verirken; Recep Tayyip Erdoğan
Büyük Ortadoğu Projesi’nin Eşbaşkanı olduğunu açıklamıştır. ABD’ye
bağımlılık, Türkiye’de değişmeyen hükümet politikalarıdır. Son günlerde
Washington’a karşı söylenen eleştirel sözlerin bir önemi yoktur. Bunlar,
etkilemesi kolay Türk kamuoyuna yönelik sözlerdir.
Olanlar ve Olacaklar
2002’den bugüne dek geçen 14 yılda, terörün nerden
nereye geldiği pek konuşulmuyor. 2002 yılında terör durdurulmuş, şehit haberleri
ortadan kalkmıştı. Doğu ve Güneydoğu’da, yerel halktan oluşan büyük katılımlı birlik
ve bütünlük yürüyüşleri yapılıyordu. AKP, böyle bir ülke teslim almıştı.
Uzun süre terörle mücadele edilmedi, “müzakere” edildi. Bu durum, siyasi
anlayışın ve dışarıyla kurulan ilişkiler ağının doğal sonucuydu. 7 Haziran
seçimlerinde azınlığa düşülmese, olasıdır ki ordunun kışlada tutulması sürecek,
terörle silahlı mücadeleye izin verilmeyecekti.
Orduyu hareketsiz kıldıktan ve terörle
mücadele eden komutanları tutuklattıktan sonra yapılan tutum değişikliği;
siyasi geleceğin terörle mücadeleye bağlı olduğunun görülmesindendir. PKK’ya
karşı silahlı mücadeleyi, bir anlamda, AKP değil onu mecliste azınlığa düşüren
halkın giderek artan tepkisi başlatmıştır. AKP, barış sürecinde ısrar
ettikçe halkın desteğini yitireceğini anlamış, terörle mücadele gibi önemli bir
konuyu siyasi malzeme olarak kullanmıştır. Bu nedenle, içtenlikten yoksundur.
Tutum ve davranışı her an değişebilir; başka adlarla yeniden barış
süreçlerine dönebilir.
Terörle mücadele edecek ordunun, bütün kurumları ortadan kaldırıldı.
Harp Okulu ve Harp Akademisi yerine “üniversite”
açılıyor. Rektörü saptandı. Subay yetiştirmek, nüfus ya da tapu memuru yetiştirmek
sanılıyor. Bu güne dek yetişmiş subay kadrosu gidince, ordu subaysız kalacak,
savaşma yeteneğini yitirerek polis örgütüne dönüşecektir. AKP, iktidarını
korumayı tek değer olarak gören tutumuyla, Türkiye’yi yeni bunalımlara
götürmektedir. Şehit cenazeleri bitmeyecek, giderek artacaktır.
DİPNOTLAR
1 http://www.aljazeera.com.tr/haber/surece-takvimli-yol-harita
2 a b .c.
http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2014/07/20140716-1.htm
3 http://www.milliyet.com.tr/kurt-acilimi-sinyali/siyaset/siyasetdetay/11.03.2009/1069480/default.htm
4 http://www.haberturk.com/gundem/haber/136247-cumhurbaskani-gul-kurdistan-dedi
5 http://www.ntvmsnbc.com/id/24989239/
6 http://www.bbc.co.uk/turkce/haberler/2009/08/090827_economist.shtml
7 http://www.milliyet.com.tr/Siyaset/SonDakika.aspx?aType=SonDakika&ArticleID=1151953
8 http://www.milliyet.com.tr/Siyaset/SonDakika.aspx?aType=SonDakika&ArticleID=1162249 ve
www.tarihunutmaz.org
9 http://www.milliyet.com.tr/-acilima-omuz-verin-/guncel/gundemdetay/21.02.20ş10/1201867/default.htm
10 http://www.milliyet.com.tr/acilimda-4-
mekanizma/siyaset/siyasetdetay/16.01.2010/1186710/default.htm
11 http://www.ntvmsnbc.com/id/25469387/
12 http://www.radikal.com.tr/turkiye/licedeki_kislada_bayraklar_indirildi-1196235
13 http://www.aljazeera.com.tr/haber/ozelden-hukumete-cozum-sitemi
14 http://www.milliyet.com.tr/ya-biz-cozeriz-ya-bu-mesele-bizi-cozer/siyaset/siyasetdetay/08.02.2010/1196107/default.htm
15 “ABD-PKK İlişkileri ve Rusya”Cem Küçük haber.star.comtr
16 “ABD ve İsrail’i Kürt Koridoru”Doğu Perinçek, Aydınlık, 07.11.2012
17 Mehmet Ali Güler,
Aydınlık, 03.11.2012
18 “Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Obama Arasındaki
Görüşmeden Çarpıcı Detaylar” www.hürriyet.com.tr
20 Gürkan
Zengin, “ABD’nin Tehlikeli
İlişkileri” www.aljazeera.com tr
21 “ABD’den Türkiye’ye Silah Satışına Onay
Çıktı” www.milliyet.com.tr
22 “PYD/PKK’ya Silah Veren ABD Türkiye’yi Geri
Çevirdi” haber365com.tr
Gerçekleri ortaya koyan bir değerlendirme...
YanıtlaSilKutlarım...
Geçmişin mükemmel analizi ile AKP'nin ikircikli politikalarına ışık tutan stratejik değerlendirme...
YanıtlaSilOkunması ve paylaşılması tavsiye edilir...