Türkiye, tehlikelerle dolu karmaşık bir süreçten geçiyor. İç siyasette
sıradışı olaylar yaşanırken, dış ilişkilerde bilinmezliklerle yüklü kaygı
verici gelişmeler oluyor. Ada işgallerine sessiz kalınırken, zorlayıcı bir
neden olmamasına karşın Kıbrıs için pazarlığa girişiliyor. Hazine altınları
İngiltere’ye gönderiliyor, İsrail’le anlaşma yapılıyor. Devlet varlıkları,
Varlık Fonu adlı bir şirkete devrediliyor. Rusya’yla kısa süreli flörtten
sonra, rota yeniden Batı’ya döndürülüyor. Almanya ve İngiltere’nin Başbakanları
ile Genel Kurmay Başkanları, ABD Genel Kurmay Başkanı, CIA Başkanı ve YPG’nin
ABD’deki sözcüsü gibi çalışan Senatör John McCain ard arda Türkiye’ye
geliyor. Türk, Rus ve ABD Genel Kurmay Başkanları Antalya'da toplanıyor. İkinci
Dünya Savaşı öncesi adeta yeniden yaşanıyor. Suriye parçalanıyor Türkiye’nin kırmızı
çizgileri kararıyor. “PYD kantonunun Barzani bölgesi gibi tolere
edilebileceğinden” söz ediliyor. Bunlar olurken, halkın önüne, düzen
değişikliğini içeren ve ayrışmaya yol açan bir seçim getiriliyor.
Ulusal Egemenlik
Güçlü ya da güçsüz, büyük ya da küçük hiçbir devlet,
egemenlik alanına giren toprakların en küçük parçasının bile işgal edilmesini
kabul etmez. Savaşacak gücü yoksa en azından sessiz kalmaz. Bu tutum, devlet
olmanın, olmazsa olmazıdır.
Ulusal egemenlik ve tam bağımsızlık temel koşuldur. Hiçbir biçimde ve
hiçbir alanda, zedelenmesine izin verilemez. Toprak birliği, egemenlik
haklarının en üstünde yer alır ve asla ödün verilmez. Ödün vermek bir yana,
konu bile ettirilmez.
Ada İşgalleri
Türkiye’nin 17 adası Yunanistan tarafından işgal edildi ve Türkiye
müdahalede bulunmadı; itiraz etmedi. Bu olağan bir durum değildir. Yapılacak
bir itiraz, ilerde konuya eğilecek bir yönetime, uluslararası hukuk
mücadelesinde bir olanak yaratacaktı. Burada sorulacak soru şudur...: Ada
işgallerine karşı gerekli girişim neden yapılmadı/yapılmıyor. Sessiz
kalınmasının nedeni nedir? En azından bir nota neden verilmedi? Ada işgallerine
sessiz kalınması bir pazarlığın sonucu olabilir mi?
Kıbrıs
Türkiye, Kıbrıs sorununu 1974’te çözmüş ve hem Kıbrıslı Türkleri hem de
Türkiye’nin çıkarlarını güvence altına alarak KKTC’yi kurmuştu. Bu uğurda kanın
da içinde olduğu ağır bir bedel ödenmişti. Şimdi, herhangi bir gereklilik
yokken ve Türkiye’de sıkıntılı bir dönem yaşanırken; birden bire, Kıbrıs’ta
Rumlara toprak dahil ödün verecek görüşmeler yapılıyor. Soru şudur...: Kıbrıs’ta,
Avrupa Birliği’ni arkasına alan, bu nedenle psikolojik üstünlüğe sahip Rumlarla
görüşmelere başlanmasının nedeni ve amacı nedir? Verileceği kaçınılmaz gibi
görünen ödünler bir pazarlığın sonucu mudur?
İsrail
Doğu Akdeniz’de, dünyanın en zengin doğalgaz yatakları bulunmuştur.
Türkiye, deniz kıyısının uzunluğu nedeniyle (münhasır ekonomik bölge), bu
bölgede geniş egemenlik haklarına sahiptir. Ancak, yapılan basit bir taşıma
anlaşmasıyla, bölge adeta İsrail’e bırakılmıştır. Doğu Akdeniz’de doğalgaz
sondajı yapılmamaktadır. Soru şudur...: Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de doğalgaz
aramasını önleyen bir dış yaptırım ya da anlaşma var mıdır? Kendi doğalgazını
çıkarmak varken, İsrail doğalgazını Avrupa’ya taşınmasına neden aracılık
edilmiştir?
Varlık Fonu
Türkiye’nin ekonomik değere sahip hemen tüm işletmeleri ve 2 milyon
metrekareden çok değerli taşınmaz, Varlık Fonu adı verilen bir anonim
şirkete devredilmiştir. Kalan 32 işletmenin de devredileceği ve
Amerikalılardan oluşan bir danışma kurulu oluşturulacağı söylenmektedir.
Varlık Fonu, uzmanlığı olmayan ve yandaşlığıyla tanınan 5 kişi
tarafından yönetilecektir. Sınırsız yetki ve yargı dokunulmazlığıyla donatılan
bu kişiler; Türk ekonomisinin temelini oluşturan kamu malı işletmeleri,
denetimsiz ve sorumsuz konumlarıyla kendi özel şirketleri gibi yönetecektir.
Devlet düzeninin değiştirilmesi gündemdeyken, devleti şirketleştiren bu uygulamanın bir nedeni olmalıdır. Soru
şudur...: Dünyada, bugün olduğu kadar geçmişte de örneği olmayan bu girişim,
dışarıyla yapılan bir pazarlığın sonucu mudur? Ulusa ait servet, hangi amaçla
ve neyin karşılığı olarak devlet mülkiyetinden çıkarılmıştır. Devletin varlıkları,
yeni borç bulabilmek için rehin olarak mı kullanılacaktır?
Yanıt Bulmak
Sorulara yanıt vermek için gerekli olan bilgiden
yoksunuz. Bu nedenle; yanıtı, yaşadığımız olayları geçmişle ilişkilendirerek ve
ancak yorumla bulabiliriz. Her soru yanıtını, bir oranda içinde barındırır.
Bunu bilerek, varlığımızın dayanağı olan ulusal egemenlik haklarını dolaysız
ilgilendiren gelişmelere doğru tanıyı koymalıyız. Bilgi eksikliğini aşarak
tehlikeli gidişin sonuçlarını görmek ve halkı uyarmak zorundayız.
Ulusal hakların pazarlık konusu yapılması ve kimi zaman elden çıkarılması,
Türk toplumunun yaşamadığı bir olay değildir. Toprak vermek, işgale ses
çıkarmamak, siyasi ve ekonomik hakları yabancılara devretmek; Osmanlı’dan miras
kalan ve değişik biçimlerde ondan sonra da uygulanan bir tutumdur.
Yabancı Ziyaretleri
Türkiye’ye yapılan yabacı ziyaretleri, gelecek hakkında
bize ipuçları veriyor. Önce, Almanya Başbakanı geldi. Ardından, Hazine
altınlarının emanet edildiği İngiltere’nin Başbakanı geldi, görüşmeler yapıp
sessizce döndü. Hemen ardından bu kez, İngiltere Genel Kurmay Başkanı geldi.
Görüşmeler konusunda açıklama yapılmadı.
Sonra CIA Başkanı geldi ve buradan Suudi Arabistan’a geçti. Kısa bir süre
sonra, ABD Genel Kurmay Başkanı geldi, o da Suudi Arabistan’a gitti. Ardından,
YPG’nin ABD’deki sözcüsü gibi çalışan Senatör John McCain geldi.
İlginçtir, bu kısa dönem içinde; Milli Savunma Bakanı Fikri Işık, Cumhurbaşkanı Recep
Tayyip Erdoğan, Genel Kurmay Başkanı Hulisi
Akar ve MİT Başkanı Hakan Fidan da
Suudi Arabistan’a gitti.
Tanı
Türkiye’de, tarihin tekerrürü niteliğinde ilginç ve tehlikeli bir
dönem yaşanıyor. Ulusal varlık, şiddetini giderek arttıran sistemli bir baskı
altında. İçerde ekonomik yapı ve kamusal düzen çökerken, dışarda karmaşık
ilişkilere girilmektedir. Kıbrıs’tan işgal edilen adalara, İsrail’den hazine
altınlarına ve Varlık Fonu’na dek;
bir dizi aykırı uygulama esrarını korumaktadır. Türk halkı, bilmediği ve
anlamadığı uygulamalarla düşünsel karmaşa içine sokulmuşken; düzen
değişikliğini içeren başkanlık tartışması gündeme sokulmuştur. Türkiye, sancılı
bir geleceğe doğru yol almaktadır.
İsrail bunlar gibi kuru gürültü değildir. Tehlikeyi ve riski hissettiği anda yok eder, kimseye danışmaz, icazet almaz. Arap dümbüklerin İsrail Arap savaşında bir sloganı vardı. Ey Arap orduları Kudüste buluşalım dediler, akıllarınca İsraili yenecekler. İsrail hepsini tek tek kanırttırdı paçavra etti. Mısırı kündeye getirip Sina çolünü tank mezarlığı yaptı. Mısır tövbe etti. Suriyeyi tokatladı Golan tepelerini ellerinden aldı. Asker tepelerden bunlara gülerek cigara yaktı. Bu Arap deyyuslarda aşağıdan daha ne olduğunu anlamadan mal gibi baktılar sonra Ürdünlüleri Mekkeye kadar kovaladı, Suud lar entarilerinin altına saklandılar. Yani İsrail, imam efendi ve saz arkadaşları gibi duygusal davranmaz öyle One minute yavşaklığına ayar olmaz. Akbabalar onu sadece tribünlerde oturan Anadolu Yobazına şov yapmak için söyler. 2010 dan bugüne geçen süre içerisinde İsrail kendi işine bakmıştır. Bunlar gidip İsrailin kucağına oturdu, İsrail yalvarmadı bunlara gelin barışalım diye. O ki Yeşuda İsraildir size rabbinizden daha yakındır siz daha düşünürken o ne yapacağınızı bilir. Efraim karaim Yeruşalayim... Öyle işkembe-i kübradan üfürerek devlet yönetirsen seni Ortadoğu yalelli liginde tefe koyup oynatırlar. Maymun ederler adamı mecrada maymun. Shalom aleichem Israel.
YanıtlaSilBir gizli ihanet pazarlığı var. Kokusu çok yakında çıkacak. temel amacı Ulus devletlerin ATASI Türkiye ve ATATÜRK' ün yok edilmesi. Marx ve diğer filozofları 'doğu sorunu' dediği Türklerin Anadoludan atılmasından başka bir şey değildir.
YanıtlaSilSayın Aydoğan,
YanıtlaSilMichael Rubin: 'Erdoğan artık yolun sonunda' attığı tweetler için ne düşünüyorsunuz? Acaba Erdoğan da böyle mi düşünüyor dersiniz, kendi ve adamlarının son aylarda artan çabası ve ziyaretler dışarıyla pazarlık yapma girişimleri bu yaklaşan sonu geciktirmek için mi?
Sevgili Selçuk, Erdoğan'ın ekonomik olarak Batı'yı rahatsız eden tek bir uyulaması yok. Türkiye'yi hızla, yarı-sömürgeden sömürgeye dönüştürüyor.Konuşmalarına bakma; kitlesine konuşuyor. EVET'i çıkarırsa krallığını ilan edecek. ABD'de bunu istiyor.Rubin, her zaman yaptığını yapıyor ve gerçeği çarpıtıyor.
YanıtlaSil