Halkın önemli bir bölümü, yap-işlet-devret yöntemiyle yaptırılan
yatırımları borçlanma olarak görmüyor. Ekonomik sorunların ağırlaştığı bir
dönemde gerekli olup olmadığını da sorgulamıyor. Onlara; devlet hazinesinden para
çıkmadığı, yatırımları şirketlerin gerçekleştirdiği, bedelin hizmeti alan
kullanıcılar tarafından ve uzun yıllara yayılarak ödendiği söyleniyor. Doğru
gibi görünen bu savlar, işin gerçeğini öğrenip değerlendirmeyen insanları doğal
olarak etkiliyor. Oysa, konu; Türkiye’nin içinde bulunduğu koşullar, üslenilen
yükümlülükler, ödemenin biçim ve miktarıyla birlikte ele alındığında,
söylenenlerin gerçeği yansıtmadığı ortaya çıkıyor. Yavuz Sultan Selim
ve Orhangazi Köprüleri ile Avrasya Tüneli’ndeki araba geçişleri,
Ulaştırma Bakanlığı’nın yayınladığı Araç Geçiş Raporu’ndaki sayılarla devam
ederse; devletin köprüden ve tünelden geçmeyen arabalar için ödeyeceği para, 2017 yılında 494,7 milyon dolardır. Yap-işlet-devret
yatırımlarında, “geçiş ücreti”, “kullanım
payı” gibi tanımlarla halktan alınan ve bir tür dolaylı vergi olan bedelin
bununla bir ilişkisi yoktur, o ayrıca ödenmektedir.
Çanakkale’ye Köprü
18 Mart 2017 günü, Deniz Zaferi’nin 102. yılına denk getirilerek bir asma
köprü temeli daha atıldı. “1915 Çanakkale
Köprüsü” adı verilen köprüyü, iki Kore şirketi ile bir ortak girişim grubu,
yap-işlet-devret yöntemiyle yapacak ve bu köprü, Türkiye’de yapılan 5. büyük
asma köprüsü olacak.
Cumhurbaşkanı ve
Başbakanın da katıldığı gösterişli temel atma töreni, medyada geniş biçimde yer
aldı. Televizyonlar töreni canlı yayınladı, gazeteler köprüden övgüyle söz
etti. “Japonya’yı tahtından indirerek dünyanın en uzun aralıklı köprüsü
unvanına sahip olacak” biçiminde yorumlar yapıldı. Başbakan Binali
Yıldırım, halka yönelik konuşmasında; “Gelibolu’dan Lapseki’ye 3-4
dakikada varmış olacaksınız. Millete helal olsun. Bu eser ‘Çanakkale geçilmez’
diyen ecdadımız için. Çanakkale millet için her türlü geçilir. 1915 Çanakkale
Köprüsü ile de geçilir” dedi.1
Koşullar
Köprünün ihale bedeli; Malkara-Çanakkale Otoyolu ve bağlantı yolları ile
birlikte, 10 milyar 354 milyon lira, işletme süresi ise 16 yıl 2 ay 12 gündür.
İşleticiye günlük 45 bin araç geçiş garantisi verilmiştir. Köprünün geçiş
ücreti otomobiller için 15 euro+KDV (13,6 dolar ya da 67 lira), otoyolda ise
geçiş ücreti kilometre başına 5 senttir.2
Gerek geçiş ücreti ve gerekse araç geçiş sayısı, bu
köprüde de yüksek tutulmuştur. Önceki köprüler ve Avrasya Tüneli’nde
gerçekleşen geçiş sayıları incelendiğinde, Çanakkale 1915 Köprüsü’den,
bu kadar aracın geçmeyeceği ve geçmeyen araçlar için devletin bedel ödeyeceği
açıktır.
Ülkenin Borcu ve Yap-İşlet-Devret
2016 itibariyle Türkiye’nin borcu; 421 milyar doları dış, 269 milyar doları
iç olmak üzere toplam 690 milyar dolara ulaştı.3 Bu borcun ulusal
gelire oranı yüzde 50’yi buluyor. Bu oran Türkiye’yi, dünyada ulusal gelirine
göre en borçlu ülkelerden biri haline getiriyor.
Borç o denli büyük ki bu borç, üretimsizliğin yol açtığı
gelir düşüklüğü sürdüğü sürece, ne bugün ne de gelecekte ödenebilir. Ödenemeyen
borçlar için alacaklıların neler yapabileceği, Osmanlı’nın son döneminde
yaşayarak görüldü. Belli ki, benzer uygulamalar yine görülecek.
Yap-İşlet-Devret
Halkın önemli bir bölümü, yap-işlet-devret yöntemiyle yaptırılan
yatırımları borçlanma olarak görmüyor. Ekonomik sorunların ağırlaştığı bir
dönemde gerekli olup olmadığını da sorgulamıyor. Onlara; devlet hazinesinden
para çıkmadığı, yatırımları şirketlerin gerçekleştirdiği, bedelin hizmeti alan
kullanıcılar tarafından ve uzun yıllara yayılarak ödendiği söyleniyor.
Doğru gibi görünen bu savlar, işin gerçeğini öğrenip
değerlendirmeyen insanları doğal olarak etkiliyor. Oysa, konu; Türkiye’nin içinde
bulunduğu koşullar, üslenilen yükümlülükler, ödemenin biçim ve miktarıyla birlikte
ele alındığında, söylenenlerin gerçeği yansıtmadığı, kimi gerçeklerin de
söylenmediği ortaya çıkıyor. Örneğin, devletin yapımcı şirketin kullandığı
kredilere kefil olduğundan pek söz edilmiyor.
Gerçekler
Yabancı
ortaklı şirketlerin yap-işlet-devret modeliyle yaptığı 53,7 milyar dolarlık 211
projeye, bu güne dek 130 milyar dolar Hazine garantisi verildi. Yalnızca 18 şehir
hastanesine devletin ödeyeceği kira bedeli 30 milyar dolar.4
Bu garantiyi, yatırımı kullanan Türk halkı, olmazsa devlet üslenmiş
durumda. 690 milyar dolarlık borç ödenmeyi beklerken, sürekli olarak
borçlanılmakta ve yeni borç almak için ülkeyi ayakta tutan ekonomik varlıklar
ortaya sürülmektedir.
“Geçiş Ücreti” ya da “Dolaylı Vergi”
Yap-işlet-devret
yatırımlarında, “geçiş ücreti”, “kullanım payı” gibi tanımlarla halktan
alınan bedel, adı konmamış bir dolaylı vergidir. Devlet, ulusun tümünü temsil
eden bir örgüttür; geliri halkın ödediği vergilerle oluşur. Bu nedenle, “şirket
yapıyor halk kullandıkça ödüyor, devlet
para ödemiyor” türünden açıklamaların geçerliliği yoktur.
Devlet ve halk bir bütündür, birbirinden ayrı oluşumlar değildir. Ödemenin halkın
ya da devletin yapması arasında bir fark yoktur. Çıkacak para Türkiye’nin parasıdır.
Ülkenin borcunu, ister devlet ödesin, ister dolaylı vergi olarak
doğrudan halk ödesin; biçim ne olursa olsun sonuçta ödemeyi yapacak olan her
zaman halktır. Bugün, halkın büyük bölümü, kullanmadığı yollar ve köprülerle
övünç duyuyor ama bu gerçeği bilmiyor. Nasıl bir yükün altına sokulduğunun
farkında değil.
Yüksek Bedel
Yap-işlet-devret
yatırımlarına verilen devlet garantileri, yani kullanılmayan hizmete bedel
ödeme, yüksek tutulan ihale bedelleri nedeniyle çabuk gündeme geldi. Böyle
olacağı da belliydi. Köprü ve otoyollarda, hem geçiş ücreti hem de geçiş
sayıları gerçekçi değildi ve yüksekti.
Konuya yönelik, uzman öneri ve uyarıları dinlenmedi ve bugüne gelindi. İki
ay içinde, geçilmeyen köprüye, kullanılmayan yola ücret ödenmeye başlandı.
Ödemeler
Devletin
almadığı hizmete karşı bedel ödemesi, İstanbul’a su sağlayacak Yuvacık
Barajı’yla başladı. Hazine garantisi nedeniyle devlet, almadığı suyun
bedeli olarak şirkete yılda 220 milyon dolar ödüyor. Bu ödeme 13 yıl
sürecek.5
Benzer
durum doğalgazda yaşandı. Devlet, almayı taahhüt etmesine karşın kullanmadığı
doğalgaz için Rusya, İran ve Azerbaycan’a üç yılda 2 milyar 999 milyon lira ödedi.6
Ankara Esenboğa, Milas-Bodrum ve Zafer Bölgesel Havalimanı’nda garanti
edilen yolcu sayılarına ulaşılamadığı için, işletmeci şirketlere bu güne dek
37,9 Milyon Euro ödeme yapıldı.7
“Dünya’nın En Büyük Havaalanı” savıyla
başlanan ve 22 milyar 152 milyon avro bedelle ihale edilen İstanbul 3.Havalimanı’nın maliyeti, yapılan değişiklikler nedeniyle
ilk 9 ayda 12,9 milyar dolar arttı.8
Köprülerde Durum
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’nın Araç Geçiş Raporu’nda
açıklanan veriler, köprü geçişlerindeki zararı gösteriyor. Yavuz Sultan
Selim Köprüsü’nde en yoğun
günlük geçiş 110 bin araç olmuş.9 Ortalama geçişi yüzde 20 eksiğiyle
kabul etsek sayı 90 bin oluyor. Hazine garantisi ortalama 135 bin araç olduğu
için, günde 45 bin araç eksik var.
Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nden geçiş ücreti; otomobiller için 11,95, üçüncü sınıf
araçlar için 29,50 YTL’dir. Geçiş yapan araç türü yarıyarıya olsa ve buna Kurtköy-Akyazı arasındaki 26,40 YTL’lik
otoyol ücreti de eklenirse bu fiyat 47,10 YTL (13,2dolar) olmaktadır. Bu duruma
göre, devlet şirkete köprüden geçmeyen 35 bin araç için günde; (35000×13,2) 462
bin dolar ödedi. Bunun aylık tutarı, 13,8 milyon dolardır. Durum değişmezse,
bir yılda 165,6 milyon dolar ödenecek demektir.
Avrasya Tüneli’nde durum farklı değil. Araç
Geçiş Raporu’nda 40 günlük araç geçiş sayısı 1 milyon olarak verilmiş.10
Bu günlük 25 bin araç demektir. Oysa, Avrasya Tüneli için verilen geçiş
garantisi günlük 68,5 bin araç. Günde 43,5 bin geçiş eksikliği var.
Geçiş
ücreti 2017 için, (tek geçiş) binek arabalarda 4, minibüslerde 6 dolar, (artı
KDV). Tünel geçiş ücretleri, her yıl ABD
Tüketici Fiyat Endeksine uygun olarak artacak.
Bakanlığın
açıklamasına göre, devlet tünelden geçmeyen 43,5 bin araç için; günde 211 bin,
ayda 6,33 milyon dolar ödüyor. Geçiş sayısı değişmediği takdirde, bir yılda ödenen
bedel 76 milyon dolar olacak.
Osmangazi Köprüsü’nde, 15,4 yıl işletme imtiyazı ve günlük 40 bin araç geçiş garantisi
verildi. Karayolları Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre, araç
geçiş sayısı 13 binde kaldı.11 Devlet, 2017’nin ilk 50 gününde,
geçiş ücretini 25,7 dolara düşürmesine karşın; köprüden geçmeyen 27 bin araç
için, şirkete 34,7
milyon dolar ödedi. Durum değişmezse bir yıl içinde 253,1 milyon dolar ödenecek.
Kara Delik
Yap-İşlet-devret yöntemiyle
gerçekleştirilen yatırımlar, kapatılamayacak bir kara delik oluşturmaktadır.
Yavuz Sultan Selim ve Orhangazi Köprüleri ile Avrasya Tüneli’nde,
araba geçişleri böyle devam ederse, devletin geçmeyen arabalar için yalnızca bu
üç yatırıma, 2017 yılında 494,7 milyon dolar ödeyecektir. Yap-işlet-devret
yatırımlarında; “geçiş ücreti”, “kullanım
payı” gibi tanımlarla halktan alınan bedelin bununla bir ilişkisi yoktur, o
ayrıca ödenmektedir.
Şehir
Hastaneleri ve Çanakkale 1915 Köprüsü’yle genişleyen bu delik,
bir de İstanbul Kanalı yapılırsa, delik olmaktan çıkacak, dipsiz
kuyuya dönüşecektir. Bu kuyu, ne bugün ne de gelecekte kapatılamayacak
ve Türkiye’ye büyük sorun yaratacaktır. Sorunun yükünü, her zaman olduğu gibi,
siyasiler değil halk çekecektir.
DİPNOTLAR
1 “Çanakkale 1915 Köprüsü’nün Temeli Atıldı” milliyet.com.tr
2 “1915 Çanakkale Köprüsü İhalesi Belli Oldu”
www.ntv.com.tr.
3 Alaattin Aktaş, Eko Analiz, www.dünya.com
4 “200 Milyarlık Projelere 455 Milyar Hazine Garantisi”, www.karar.com
5 “İSKİ’den Yuvacık Barajı’nın İçyüzü”
m.haber7.com
6 “Alınmayan Gaza 2,99 Milyar Lira Ödendi”, www.m.haber7.com
7 “Yap, İşlet, Zarar Et; Devlet Ödesin” www.gazeteport.com
8 “Neresinden Baksanız Bu Proje Zarar, Ziyan” Mehveş Evin, www.milliyet.com.tr
9 “Halkın Cebinden Devlet Garantisi” YAŞARAYDIN-@yasaraydinnn
10 a.g.y.
11 “Osmangazi Köprüsü’nden Geçen Araç Sayısı Açıklandı”,
www.haberler.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder