Arap ülkelerinde son dönemde gerçekleşen ve bölge insanına; kan, gözyaşı ve
karmaşadan başka bir şey getirmeyen olaylara “Arap Baharı” adı verildi. Arap
ülkelerinde 20.yüzyılın ilk yarısında gerçekten bir “bahar” yaşanmıştır.
Bu “bahar”, Türk Kurtuluş Savaşı’nı örnek alarak, Mısır'dan Fas'a kadar tüm Arap dünyasını kapsayan
anti-emperyalist kurtuluş savaşlarıdır. Mısır’daki Nasır Devrimi gerçek
bir uyanış ve yurtsever atılımdı. Yalnızca, güçlü bir yönetimin kurulması
değil, 2500 yıllık Mısır tarihinde ilk kez, yerli Mısırlıların yönetime
gelmesiydi. Nasır Devrimi, geri ve yoksul bir halkın; yabancı egemenliğinden,
sömürüden, tutucu geleneklerden ve örgütsüzlükten kurtularak çağdaş bir ulus durumuna
gelme atılımıydı. Türk Devrimi’ni örnek aldı ve Mısır’a çok şey kazandırdı.
Bugün, Arap dünyasındaki olayları değerlendirmek için Mısır’ı, Mısır’ı anlamak
için de Nasır’ı bilmek gerekir.
Darbe'den Devrim’e
23 Temmuz 1952 gecesi Genel Kurmay Başkanlığı’nı basan Hür Subaylar
Örgütü’ne bağlı askerler, Kral’a bağlı yüksek rütbeli subayları gözaltına
aldı ve Kurmay Albay Cemal Abdülnasır’ı Genelkurmay Başkanı koltuğuna
oturttu. Başlangıçta sıradan bir askeri darbe sanılan eylem, kısa sürede tüm
dünyayı şaşırtan bir devrime dönüştü.
1952 Darbesi’nin önemi, yalnızca Mısır ulusal
bağımsızlık savaşımında bir dönüm noktası olması değildir. Güçlü bir hükümetin
kurulmuş olması da değildir. Darbe’nin önemi, 2500 yıllık Mısır tarihinde ilk
kez yönetime gerçek yerli Mısırlıların gelmesi ve bunların tüm Arap dünyası ile
3.Dünya ülkelerinde önemli etkiler yapmış olmasıdır.
Devrim’in Niteliği
Nasır Devrimi’ni ideolojik ölçülere dayanarak
nitelemek gerekirse, bu devrimi; anti-emperyalist, anti-feodal, ulusçu bir demokratik
devrim olarak tanımlamak gerekir. Adına, kimi çevrelerce Arap Sosyalizmi
dense de kuşkusuz sosyalizmle bir ilgisi yoktur.
23 Temmuz devinimi, geri ve yoksul bir halkın;
yabancı egemenliğinden, sömürüden, tutucu geleneklerden ve örgütsüzlükten
kurtularak çağdaş bir ulus durumuna gelme atılımıydı. Bu atılım; yaratılan
değerlerin daha dengeli dağıtılmasını, sağlık ve eğitim hizmetlerinin
yaygınlaştırılmasını ve sanayileşmenin sağlanmasını istiyordu. Bunları yapmak
için; halkı uzun süre ezen, servetini yağmalayan dış ve iç sömürücü güçlere
karşı devrimci yöntemlerin uygulanması gerektiği söylüyordu.
Süveyş Kanalı
Nasır yönetimi, darbeden 4 yıl sonra, 26 Temmuz
1956 günü, Süveyş Kanalı’nın ulusallaştırıldığını, kanal gelirinin Mısır’a ait
olacağını ve bu gelirle su sorununu çözecek Assuan Barajı’nın
yapılacağını açıkladı. Bu karar, savaş galibi büyük devletlerin 1945’den beri
hiç karşılaşmadığı bir girişimdi. İngiltere Başbakanı Eden, Nasır için; “Bunu
nasıl yapabilir? Nasıl yapar bunu?”1 diyerek sinir krizleri
geçiriyordu.
Yapısal Dönüşümler
Süveyş ulusallaştırıldıktan sonra Mısır’da
yapısal dönüşümlere gidildi. İngiliz ve Fransız mallarına el konuldu. Yabancı
bankalar ve sigorta şirketleri ulusallaştırıldı. Kanal şirketi
devletleştirildi. Mısır ekonomisindeki yabancı sermaye yatırımlarının büyük
bölümü tasfiye edildi. Birçok alanda Kamu İktisadi Teşekkülleri (KİT) kuruldu.
Kara ve demir yolları, limanlar, hava alanları, enerji kaynakları, barajlar,
hava deniz ve kara taşıtlarını içeren ekonomik altyapılar kamulaştırıldı. Var
olan devlet yatırımları genişletildi.
1958 yılında planlı kalkınma dönemine geçildi. Ağır
sanayi yatırımlarına özel önem verildi. Ulusal nitelikli özel girişimcilik
desteklendi, üretim ve tüketim kooperatifleri kuruldu. Mısır Bankası
devletleştirilerek merkez bankası yapıldı. Elektrik, su, havagazı, tramvay gibi
hizmetler, belediyelerin yetkisine verildi. Dış ticaret devletleştirildi. Son
derece ileri bir vergilendirme düzeni kuruldu. İşçi hakları yasallaştırıldı, iş
günü yedi saate indirildi. Eğitime önem verildi. Parasız ve zorunlu eğitim
Mısır tarihinde ilk kez köylere dek yaygınlaştırıldı.
Toprak Reformu
Uygulanması en güç işlerden olmasına karşın, etkili bir toprak reformu,
yaygın biçimde ve çok kısa bir süre içinde uygulandı. 1952 yılında nüfusun
ikiyüzde birini oluşturan çok küçük bir azınlık, ekilebilir toprakların üçte
birinin iyesiyken (sahibiyken) nüfusun yüzde 72’sini oluşturan yoksul köylüler,
toprakların ancak yüzde 13’ünün iyesiydi. Aracılık, ortakçılık yaygın olan
tarımsal ilişkilerdi.
Ekilebilir toprak azlığı nedeniyle çöllerin tarıma
açılma projeleri hazırlandı. 1970 yılında bir milyon 740 bin feddan çöl,
sulama ile tarım alanları haline getirildi. (feddan: bir çift öküzün bir günde
sürebildiği tarlayla belirlenen ölçü birimi; yaklaşık 2500 metrekare).2
Sanayi Yatırımları
1952-1962 yılları arasındaki devrimin ilk on yılında, 1 380 milyon Mısır
lirası karşılığı yatırım yapıldı, toplam sınai üretimi yüzde 305, demir çelik
üretimi yüzde 600, Petrol üretimi yüzde 250, tekstil ve kimya sanayi üretimi
yüzde 350, makina sanayi üretimi yüzde 800 arttı.
Ulusal gelir yüzde 100 artış gösterdi. Bu gelirdeki
tarım üretiminin payı yüzde 34’den, yüzde 27,8’e düşerken, sanayinin payı yüzde
15.7’den yüzde 22.6’ya yükseldi. Toprak reformundan yararlanan yoksul köylü
ailelerin 27 Mısır lirası olan ortalama yıllık geliri, yüzde 556 artışla
150 Mısır lirasına çıktı.3
Eğitim ve Sağlık
Her düzeydeki eğitim parasız hale getirildi. Devrimin ilk on yılında, 5500
yeni okul yapılarak ilkokul sayısı 7700’e yükseltildi. Aynı süre içinde öğrenci
sayısı 1 milyon 135 binden, 3 milyon 253 bine çıkarıldı. 1970 yılında okul
çağına gelmiş çocukların tümü artık okula gidebiliyordu.4
Sağlık hizmetlerinin parasız olması anayasa maddesi
yapıldı ve birbirini bütünleyen sağlık yasaları çıkarıldı. Devrimden 13 yıl
sonra, 1965 yılında, doktor sayısı yüzde yüz arttırılmıştı. Kentlerde birçok
hastahane açılmış, kırsal alanda sağlık merkezleri kurulmuştu. Ulaşılan bir
büyük başka sonuç da, Mısır köylerinin tümüne su getirilmiş olmasıydı. Veremli
ve trahomlu hasta sayısı on yıl içinde önemli oranda azaltılmıştı.
Türk Devrimi’nin Mısır’a Etkisi
Mısır, Türk Devrimi’nden en çok etkilenen
ülkelerden biridir. Mısır El Ehram Gazetesi, Türk Devrimi için şunları
yazıyordu; “Gazi Mustafa Kemal Paşa önderliğindeki Türkler, yurtlarını
tutsaklık zincir ve zulmünden kurtardılar, çelikten pençeleriyle düşmanlarını
ezdiler; tüm Doğu halklarını aymazlık uykusundan uyandırdılar. Onlara özgürlük
ve bağımsızlık yolunu gösterdiler. Doğu’ya parlak bir örnek oldular”.5
DİPNOTLAR
1 a.g.e.
sf.454- 475
2 “Devrimler ve Karşı Devrimler
Ansiklopedisi” İletişim Yay., sf.19, sf.449
3 a.g.e.,
sayı 20, sf.472
4 a.g.e.,
sayı 20, sf.472
5 “Atatürk İçin Diyorlar ki” Selahattin
Çiller, Varlık Yay., sf.101
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder