Türkiye, 180 yıl öncesinin olumsuzluklarını yeniden
yaşıyor ve Osmanlının gittiği yere doğru gidiyor. Böyle bir şey nasıl olabilir?
Bir ülke 2 asır öncesini yeniden nasıl yaşar? Bunun dünyada bir başka örneği
var mıdır?
Osmanlı İmparatorluğu
İngiltere yanlısı Hariciye Nazırı Mustafa Reşit Paşa, 1838 yılında Padişah 2. Mahmut’u ‘ikna’ ederek İngiltere’yle bir Sebest Ticaret
Anlaşması imzaladı. Reşit Paşa, bir yıl sonra 1839’da, dört ay önce
tahta çıkan 16 yaşındaki Padişah Abdülmecid’i ‘kandırarak’ Tanzimat Fermanı’nı yayınladı. Abdülmecit, 1856
yılında ‘Islahat Fermanı’nı ilan etti.
Bu üç girişimden sonra, 1838’de hiç dış borcu olmayan
Osmanlı İmparatorluğu, 30 yıl içinde borç taksitlerini bile ödeyemez duruma
düştü. Devlet 1875 yılında iflasını açıkladı. Yabancılar, Duyunu Umumiye İdaresi’ni kurdu ve kolay toplanan devlet
gelirlerine el koydu. İmparatorluk 50 yıl içinde yıkıldı.
Türkiye
Cumhuriyeti
Türkiye Cumhuriyeti, 1959 yılında Avrupa Birliği’ne
üyelik için başvurdu; 1963 yılında Ankara Anlaşması’nı imzaladı; 1995
yılında Gümrük Birliği Protokolü’nü, 2004 yılında Avrupa Birliği
Anayasası’nı kabul etti.
Türkiye Cumhuriyeti’nin 2017’de 600 milyar dolar borcu
var. Borç taksitlerini ödeyemiyor; borcu borçla ödemeye çalışıyor ama yeni borç
bulunamıyor. İşletmeler satılıyor, kalanlar rehin veriliyor. Yetmiyor, sıra devletin
binalarını satmaya geliyor. 1930’ların güçlü Türkiye’si, 1995’ten günümüze, 22
yıl içinde dağılmaya aday bir ülke durumuna geliyor.
Geçmişi Yeniden
Yaşamak
Türkiye, 180 yıl öncesinin olumsuzluklarını yeniden
yaşıyor ve Osmanlının gittiği yere doğru gidiyor. Böyle bir şey nasıl olabilir?
Bir ülke 2 asır öncesini yeniden nasıl yaşar? Bunun dünyada bir başka örneği
var mıdır?
Anlaşmalar, uygulamalar ve sonuçlar yanyana konduğunda;
tanımlanması güç bir ulusal trajediyle karşılaşılıyor. Çöküş ve parçalanma
acıları yaşayan bir ulus, yıkıntılar içinden bağımsız ve güçlü yeni bir devlet
yaratmışken, yeni bir toplumsal düzen kurmuşken; nasıl olur da kendisini yok
edecek çöküntüler dönemine geri döner? Buna ne ad verilir, ne denir? Bu süreci
tarih; “utanç verici ilkellik, ihanet uygulamaları ve kaçınılmaz sonuç”
dan başka ne yazabilir?
Benzerlik
Türk-İngiliz Serbest Ticaret Anlaşması,
Tanzimat Fermanı ve Islahat
Fermanı; Osmanlı İmparatorluğu’nu yıkıma giden yola soktu. Avrupa
sanayisinin rekabetine dayanamayan yerli üretim yok oldu. Üretimsizlik
borçlanmayı, borçlanma teslimiyeti getirdi. İmparatorluk, Avrupa’nın açık
pazarı haline geldi. Ekonomi çöktü, bağımsızlık yitirildi. Devletin vergi
gelirlerine alacaklı devletler el koydu.
Avrupa Birliği uyum yasaları ve Gümrük Birliği
uygulamalarıyla, benzer süreç yeniden yaşandı. Türkiye, gümrüklerini Avrupa’ya
açtı, koruma önlemlerini kaldırdı. Yerli üretim çöktü, devlet işletmeleri satıldı,
Türkiye üretimsiz bir ülke oldu. Bugün borcunu ödeyemiyor, alacaklıların
isteklerini yerine getiriyor. Özel ve kamusal değerlerini satıyor. Dağılma
yolunda hızla ilerliyor.
1838, 1839 ve
1856: Koşullar
•Anlaşmaların süresi sınırsızdır ve tüm Avrupa devletleri
yararlanacaktır.
•Kapitülasyonlar devam edecek, yeni imtiyazlar eskilerine eklenecektir.
•İngiliz tüccarları, ortakları ve çalıştırdığı adamlar,
ülkenin her yerinde, her çeşit malı serbestçe alıp satabilecektir.
•Osmanlı tebaasına tanınmış olan tekel hakları iptal
edilecektir.
•Mal alım ve nakli için bir vergi alınmayacaktır.
•İngiliz Tüccarlar, ortakları ve çalıştırdığı adamları,
iç ticarette en imtiyazlı yerli tüccardan daha çok vergi ödemeyecektir.
•İthal mallardan yalnızca yüzde 3 ithal resmi ve yüzde 2
ek vergi alınacaktır. Bunun dışında ithal malları ülkenin her yerine vergisiz
gidecek, bir yerden öbür yere birden fazla götürülüp getirilirse bile herhangi
bir vergi alınmayacaktır.
•İngiliz tebaası tüccarlar, ortakları ve adamları;
yalnızca İngiliz mallarını değil, dünyanın neresinden getirirse getirsin tüm
ülke mallarını aynı koşullarda Osmanlı ülkesine sokabileceklerdir.
•Transit serbest olacak ve bu işlemlerden hiçbir vergi
alınmayacaktır.
•Gümrük vergileri Avrupa devletleriyle birlikte
belirleyecektir.
•Vergi toplamada Müslüman–Hıristiyan
farkı ortadan kaldırılacaktır.
•Hıristiyanlar da asker ve devlet memuru olabileceklerdir.
•Yabancı uyruklular, mülk edinebilecek, arazi satın alabilecektir.
•Devlet yapısı yeniden yapılandırılacak, merkezin kimi
yetkileri yerel idarelere aktarılacaktır.
•Lüzumsuz devlet kuruluşları kapatılacaktır.
•Ceza hukuku değiştirilecek, cezaevlerindeki yöntem ve
kurallar insan haklarına uygun hale getirilecektir.
•Ticaret ve ceza davaları için karma mahkemeler kurulacak
ve bu mahkemelere özgü yeni yasalar çıkarılacaktır.
•Patrikhanelerin ve Müslüman olmayan dinsel kuruluşların
sahip oldukları ayrıcalıkları genişletilecektir.
•Batı kültürüne önem verilecektir.
• Batı’dan öğretmenler getirilecek ve eğitim yatırımları
için Avrupa’dan yardım alınacaktır.
1963, 1995,
2002: Koşullar
•Türkiye,
ekonomi siyaset ve hukuk alanlarında; AB edinimlerini (müktesabatını) kabul
edecektir.
•Türkiye,
ekonomi konularında dış ilişkilerini belirleme yetkisini, Avrupa Birliği’ne
devredecektir.
•Türkiye, AB’nin
kendi dışındaki üçüncü ülkelerle (tüm dünya ülkeleri) yaptığı ve yapacağı bütün
anlaşmaları önceden kabul edecektir.
•Türkiye, AB
dışındaki bir ülkeyle ekonomik anlaşma yapamayacaktır.
•Türkiye,
AB’nin GB ile ilgili olarak alacağı bütün kararlara paralel kanunlar çıkarmayı
kabul edecektir.
•Türkiye, AB
Adalet Divanı’nın hukuki kararlarına tam olarak uymayı kabul edecektir.
•Türkiye,
tarifelerde belirlenen mallarda, gümrük
vergilerini sıfırlayacak ve tüm fonları kaldıracaktır.
•Yabancılar,
Türkiye’nin her yerinde; mülk edinebilecek, arazi satın alabilecektir.
•Türkiye’de
yatırım yapan yabancılar; kira geliri, hazine bonosu ve devlet tahvili faiz
geliri, serbest meslek kazancı, banka faiz geliri ve repo geliri gibi
kazançlarda vergi ödemeyecektir.
•Türkiye Avrupa Birliği Kriterlerini
(değer ve ölçütlerini) yakalamak için yapısal dönüşümler gerçekleştirecektir.
•Dil, din, renk ve dini inanç gözetmeksizin; bütün
bireylerin, insan hakları ve tüm temel haklarından yararlandırılması güvence
altına alınacaktır.
•Türkiye, ulusal azınlıkların korunmasına ilişkin Avrupa
Çerçeve Anlaşması’nı imzalayacaktır.
•Türkiye, serbest piyasa ekonomisinin gereği olarak, IMF
ve Dünya Bankası’nın onayladığı yapısal uyum reformlarını sürdürecektir.
•Türkiye, özelleştirmelere hız verecek, serbest bölge
uygulamalarını genişletecek ve yabancı sermaye yatırımları önündeki engelleri
kaldıracaktır.
•Anadilde radyo–TV yayınlarına izin verilecek ve
kökenleri ne olursa olsun anadilde eğitim hakları garanti altına alınacaktır.
•Hükümetin rolünü ciddi bir biçimde sınırlayan ve
parlamentoya çok az hesap veren Milli Güvenlik Kurulu’nda sivil üyelerin sayısı
arttırılacak ve ordu üzerindeki sivil denetim geliştirilecektir.
•Adli reformlar ve endüstriyel mülkiyet haklarının
korunması için gerekli Anayasa değişiklikleri yapılacak, uyum yasaları
çıkarılacaktır.
•Ölüm cezası kaldırılacak; ekonomik, sosyal ve kültürel
haklara ilişkin uluslararası sözleşmeler imzalanacaktır.
•Devlet küçültülecektir.
KAYNAKÇA: Metin
Aydoğan; “Avrupa Birliğinin
Neresindeyiz”, “Türkiye Üzerine
Notlar” ve “Antik Çağ'dan
Küreselleşmeye Yönetim Gelenekleri ve Türkler”
Hocam devlet küçültülecektir derken ?
YanıtlaSilEkonomik, bağlı olarak yapısal küçülme Unknown.
YanıtlaSil.Peki dünya bizi neden kıskanıyor.
YanıtlaSilYazık insanlara cahil Avrupalılar işte.