Türkiye bugün, rejim değişikliğini içeren bir sorunla karşı karşıyadır.
Bu sorun, siyasi değil ulusaldır. Grup ve parti gözetmeden ulusun tümünü
ilgilendirmektedir. Bu nedenle çözüm, partilerüstü
bir anlayışı gerekli kılmaktadır. Partileri de içeren partilerüstü bir
anlayıştır bu.
24 Haziran’da
yapılacak baskın seçime karşı yapılması gereken konusunda, yorum ve değerlendirmeler
yapılıyor, değişik görüşler açıklanıyor. 2017 Referandumunda, dünyanın gözü önünde yaşanan yasa ihlali, insanlarda “bu kurumlarla bu ülkede seçim kazanılması
mümkün değildir” duygusu yaratmış. Bu duyguya kapılanlar, edilgen bir tutum
içine giriyor ve tepkilerini tepkisizlik haline getiriyor. Toplumsal
muhalefetten koparak hızla içine kapanıyor.
Bu edilgen duygudan mümkün olan en kısa sürede kurtulunmalıdır.
Toplumsal mücadelede her sorun, kendi çözümünü içinde taşır. Hiçbir koşul
çaresizlik yaratamaz. İçine düşülen durumun çaresi vardır ve bu çare, bugünden
başlatılacak çalışmanın içinde saklıdır.
Yapılması
gereken açık iken, içinde bulunulan koşullarla uyumsuz, doğru olmayan
görüşlerin hiç de az olmadığı görülüyor. Yorum sahiplerinin bir bölümü, yurtseverliklerinden
kuşku duyulmayan, kendilerini kanıtlamış insanlardır. Bu insanlar, uzun erimli
genel sorunları, 2 ay sonra yapılacak seçim olayının önüne geçiriyor ve bu
seçimlerin ‘kurtuluşu’ sağlamayacağını belirterek, (bunu söyleyen varmış gibi) sandığa
gitmeyeceklerini söylüyorlar.
Bu seçimden, Türkiye’nin kurtuluşu beklenmiyor. Yalnızca,
ülkeyi bugüne getiren bir yönetimden kurtulmak bekleniyor. O denli kritik bir
dönemden geçilmektedir ki, burada artık kurtuluşa ulaşıp düzlüğe çıkmak değil, ayakta
kalıp kurtuluşa giden yolda zaman kazanmak söz konusudur. Türkiye’yi kişi
egemenliğinin karanlığına götürecek kişiyle, katılımcı bir siyasi düzene yönelecek
kişi arasında seçim yapılacaktır. Bu seçim yaşamsaldır.
Ülkesini ve geleceğini düşünen herkes, olağanın
ötesinde çaba harcayarak, seçime katılımı arttırmalı ve tüm olanaklarıyla
sandıklara sahip çıkmalıdır. Her sandığa bir güvenilir görevli yerleştirilip
sonuçlar belgeli hale getirilirse, hile yapılması önlenecek ya da yapılacak
hilenin kanıtları elde edilecektir. Hile yapılacak diye sandığa gitmemek büyük bir
yanılgıdır. Sandık güvenliği günümüzdeki özel koşullar nedeniyle bize
sorumluluk yüklemektedir.
Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları, 16 Nisan 1997 referandumunda
kişi egemenliğini kabul etmeyen çoğunluğu sağlamıştır. Bu kez, üstelik daha
yüksek bir çoğunlukla, bu egemenliği kullanmak isteyen kişiyi de reddedecektir.
Bu red, katılımcı siyasi düzenin yolunu açacaktır.
Bundan kimsenin kuşkusu olmamalıdır. Sandığa gitmeme,
seçim boykotu gibi görüş ve çağrılara değer verilmemeli, bilinçli ya da bilinçsiz
yapılan bu çağrıların, kişi egemenliği peşinde olanlara hizmet edeceği
bilinmelidir.
Türkiye bugün, rejim değişikliğini içeren bir sorunla karşı karşıyadır.
Bu sorun, siyasi değil ulusaldır. Grup ve parti gözetmeden ulusun tümünü
ilgilendirmektedir. Bu nedenle çözüm, partilerüstü bir anlayışı gerekli kılmaktadır.
Partileri de içeren partilerüstü bir anlayıştır bu.
Bir yıl önce, referandum çalışmalarında, ülkenin her yöresinde,
kendiliğinden harekete geçen demokratik atılım, düzenli ve bilinçli bir
çalışmayla yeniden bir araya gelmeli, kişi ve gruplar birbiriyle buluşmalıdır.
Meşru ve yasal olan bu buluşma, halka bilgi götürmeyi temel alarak, özverili
bir çalışma ortaya koymalıdır.
Karamsarlık umuda, üzüntü kararlılığa, edilgenlik etkenliğe dönüştürülerek;
çalışmaya bugünden başlanmalıdır. Yurtseverleri bir araya getirecek bu çalışma,
gelecekteki gönençli günlerin hazırlayıcısı olacaktır. Güçlerin birleştirilerek
birliğin sağlanması ve alınacak halk desteğinin genişletilmesi, seçim
hilelerini ve yasa tanımazlığı önleyecektir.
Ülkenin, aydınlarına gerçek anlamda ihtiyacı vardır ve aydınlar artık
sessiz değildir. 2017 Referandumu’nda, doğru yolu bularak halka ulaşmayı
öğrenmişlerdir. Çalışmanın verdiği özgüvene kavuşmuşlar ve gerçekleri halka
anlatmaya başlamışlardır. Haklı oldukları için kazanmışlardır. Bu kez de
kazanacaklardır.
Eyvallah... sevgili hocam! Aynen budur durum...
YanıtlaSil