Arap
ülkelerinde son dönemde gerçekleşen ve bölge insanına; kan,
gözyaşı ve karmaşadan başka bir şey getirmeyen olaylara “Arap
Baharı”
deniyor. Yaşananlardan kendini çabuk kurtaran Mısır ve başka
Arap ülkelerinde 20.yüzyılda gerçekten bir “bahar”
yaşanmıştır. Bu bahar, Türk Kurtuluş Savaş’ından sonra
Ortadoğu ve Kuzey Afrika’yı kapsayan; Mısır, Cezayir, Libya,
Tunus ve Fas’ı içine alan anti-emperyalist kurtuluş
savaşlarıdır. Mısır’daki Nasır
Devrimi
gerçek bir uyanış ve devrimci atılımdır. Bu atılım, 1952-1970
arasında 18 yıl sürmüştür. Ancak, Mısır’a çok şey katmış,
önemli bir yenilikçi birikim sağlamıştır. Bugün Mursi’ye
karşı ayaklanan halkın, Nasır’ın
resimleriyle yürümesi boşuna değildir. Arap dünyasındaki
olayları değerlendirmek için Mısır'ı, Mısır’ı anlamak için
de Nasır’ı
bilmek gerekir.
Nasır
Devrimi
23
Temmuz 1952 gecesi Genel Kurmay Başkanlığı’nı basan Hür
Subaylar
örgütüne bağlı askerler, Kral’a bağlı yüksek rütbeli
subayları gözaltına aldı ve Kurmay Albay Cemal
Abdülnasır’ı
Genelkurmay Başkanı koltuğuna oturttu. Başlangıçta sıradan bir
askeri darbe sanılan eylem, kısa sürede tüm dünyayı şaşırtan
bir devrime dönüştü.
1952
Devriminin önemi, yalnızca Mısır ulusal bağımsızlık
savaşımında bir dönüm noktası olması değildir. Güçlü bir
hükümetin kurulmuş olması da değildir. Devrimin önemi, 2500
yıllık Mısır tarihinde ilk kez yönetime gerçek yerli
Mısırlıların gelmesi ve bunların tüm Arap dünyası ile 3.dünya
ülkelerinde önemli etkiler yapmış olmasıdır.
Devrimin
Niteliği
Nasır
Devrimi’ni
ideolojik ölçülere dayanarak nitelemek gerekirse, bu devrimi,
anti-emperyalist, anti-feodal, ulusçu bir demokratik devrim olarak
tanımlamak gerekir. Adına kimi çevrelerce Arap
Sosyalizmi
denilse de kuşkusuz sosyalizmle bir ilgisi yoktu..
23
Temmuz devinimi, geri ve yoksul bir ülkenin, yabancı sömürüden,
tutucu geleneklerden ve örgütsüzlükten kurtularak çağdaş bir
ulus durumuna gelme atılımıydı. Yaratılan toplumsal değerlerin
daha dengeli dağıtılması, sağlık ve eğitim hizmetlerinin etkin
ve yaygın bir biçimde gerçekleştirilmesi ve sanayileşmenin
sağlanması isteniyordu. Bunları yapmak için; halkı uzun süre
ezen, servetlerini yağmalayan dış ve iç sömürücü güçlere
karşı devrimci yöntemlerin uygulanması gerektiği söyleniyordu.
Süveyş
Kanalı’nın Ulusallaştırılması
26
Temmuz 1956 günü, Süveyş
Kanalı’nın
ulusallaştırıldığı ve buradan elde edilecek gelirin Assuan
Barajı’nın
yapımında kullanılacağı açıklandı. Bu karar, savaş galibi
büyük devletlerin 1945’den beri hiç karşılaşmadığı bir
girişimdi. İngiltere Başbakanı Eden;
“Bunu
nasıl yapabilir? Nasıl yapar bunu?”1
diyerek sinir krizleri geçiriyordu.
Yapısal
Dönüşüm; Devrimler
1956
Süveyş’in ulusallaştırılmasından sonra Mısır’da yapısal
değişikliklere gidildi. İngiliz ve Fransız mallarına el konuldu.
Yabancı bankalar ve sigorta şirketleri ulusallaştırıldı. Kanal
şirketi devletleştirildi. Mısır ekonomisindeki yabancı sermaye
yatırımlarının büyük bölümü tasfiye edildi. Birçok alanda
Kamu
İktisadi Teşekkülleri
kuruldu. Kara ve demir yolları, limanlar, hava alanları, enerji
kaynakları, barajlar, hava deniz ve kara taşıtlarını içeren
ekonomik altyapılar kamulaştırıldı. Var olan devlet yatırımları
genişletildi.
1958
yılında planlı kalkınma dönemine geçildi. Ağır sanayi
yatırımlarına özel önem verildi. Ulusal nitelikli özel
girişimcilik desteklendi, üretim ve tüketim kooperatifleri
kuruldu. Mısır Bankası devletleştirilerek merkez bankası
yapıldı. Elektrik, su, havagazı, tramvay gibi hizmetler,
belediyelerin yetkisine verildi. Dış ticaret devletleştirildi. Son
derece ileri bir vergilendirme düzeni kuruldu. İşçi hakları
yasallaştırıldı, iş günü yedi saate indirildi. Eğitime büyük
önem verildi. Parasız ve zorunlu eğitim Mısır tarihinde ilk kez
köylere dek yaygınlaştırıldı.
Toprak
Devrimi
Uygulanması
en güç işlerden olmasına karşın, etkili bir toprak reformu,
yaygın biçimde ve çok kısa bir süre içinde uygulandı. 1952
yılında nüfusun ikiyüzde birini oluşturan çok küçük bir
azınlık, ekilebilir toprakların üçte birinin iyesiyken
(sahibiyken) nüfusun yüzde 72’sini oluşturan yoksul köylüler,
toprakların ancak yüzde 13’ünün iyesiydi. Aracılık,
ortakçılık yaygın olan tarımsal ilişkilerdi. Ekilebilir toprak
azlığı nedeniyle çöllerin tarıma açılma projeleri hazırlandı.
1970 yılında bir milyon 740 bin feddan çöl, sulama ile tarım
alanları haline getirildi. (feddan: bir çift öküzün bir günde
sürebildiği tarlayla belirlenen ölçü birimi; yaklaşık 2500
m2)2
Sanayi
Yatırımları
1952-1962
yılları arasındaki devrimin ilk on yılında, 1 380 milyon Mısır
lirası karşılığı yatırım yapıldı, toplam sınai üretim
yüzde 305, demir çelik üretimi yüzde 600, Petrol üretimi yüzde
250, tekstil ve kimya sanayi üretimi yüzde 350, makina sanayi
üretimi yüzde 800 arttı. Yüzde 100 artış gösteren ulusal gelir
içindeki tarım üretiminin payı yüzde 34’den, yüzde 27,8’e
düşerken, sanayinin payı yüzde 15.7’den yüzde 22.6’ya
yükseldi. Toprak reformundan yararlanan yoksul köylü ailelerin 27
Mısır lirası olan ortalama yıllık geliri, yüzde 556 artışla
150 Mısır lirasına çıktı.3
Eğitim
ve Sağlık
Her
düzeydeki eğitim parasız hale getirildi. İlkokulların sayısı,
devrimin ilk on yılında 5550 arttırılarak 7700’e yükseltildi.
Aynı süre içinde öğrenci sayısı 1 milyon 135 binden, 3 milyon
253 bine çıkarıldı. 1970 yılında okul çağına gelmiş
çocukların tümü artık okula gidebiliyordu.4
Sağlık
hizmetlerinin parasız olması anayasa maddesi yapıldı ve birbirini
bütünleyen sağlık yasaları çıkarıldı. Devrimden 13 yıl
sonra, 1965 yılında, doktor sayısı yüzde yüz arttırılmıştı.
Kentlerde birçok hastahane açılmış, kırsal alanda sağlık
merkezleri kurulmuştu. Ulaşılan bir büyük başka sonuç da,
Mısır köylerinin tümüne su getirilmiş olmasıydı. Veremli ve
trahomlu hasta sayısı on yıl içinde önemli oranda azaltılmıştı.
Türk
Devriminin Mısır’a Etkisi
Türk
Devriminden belki de en çok etkilenen ulusal bağımsızlıkçılar,
Mısır’lı devrimciler olmuştur. Mısır El
Ehram
gazetesi Türk devrimi için şunları yazıyordu; “Gazi
Mustafa Kemal Paşa önderliğindeki Türkler, yurtlarını tutsaklık
zincir ve zulmünden kurtardılar, çelikten pençeleriyle
düşmanlarını ezdiler; tüm Doğu halklarını aymazlık
uykusundan uyandırdılar. Onlara özgürlük ve bağımsızlık
yolunu gösterdiler. Doğu’ya parlak bir örnek oldular.”5
Mısırlı
kadın hakları savunucusu Şitti
Şavari
Atatürk
için şunları söylüyordu: “Siz
ona Atatürk diyorsunuz. Biz ise onu Ataşark diye anıyoruz. O
yalnız Türklerin değil bütün Doğunun, özellikle kardeş
Mısır’ın da atası ve önderidir.“6
DİPNOTLAR
1 a.g.e.
sf.454- 475
2 “Devrimler
ve Karşı Devrimler Ansiklopedisi”
İletişim Yay., S: 19, sf.449
3 a.g.e.
sayı 20 sf.472
4 a.g.e.
sayı 20 sf.472./
5 “Atatürk
İçin Diyorlar ki” Selahattin Çiller,
Varlık Yay., sf.101
6 “Atatürk
İlkeleri ve Türk Devrimi”
Hacı Angı Yay., 1983, sf.65
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder