Kadro
sorunu, partilerin önde gelen sorunlarından biridir. Politik
savaşım ve bu savaşımın aracı olan parti çalışmaları,
çalışmaya katılanların tümüne özellikle de yönetimde görev
alanlara ağır sorumluluk yükler. Görev alan kişilerin,
yüklendiği sorumluluğu taşıyabilecek nitelikte olması gerekir.
Bu sorumluluğu taşıyabilecek olanlar profesyonel
kadrolardır.
Bunlar, güç ve olanaklarının tümüyle parti çalışmasına
katılan yüksek bilince sahip, kitlelerle bağ kurmada yetenekli,
özverili, cesur, dürüst ve güvenilir insanlar olmalıdır.
Profesyonel Kadrolar
Partiler,
tüm zamanını parti çalışmalarına ayıran profesyonel kadrolar
tarafından yönetilmelidir. Profesyonel kadro, işi parti çalışması
olan insandır ancak her parti çalışanı bir profesyonel
kadro
değildir. Burada söz konusu edilen profesyonel kadro, kendisini her
yönden yetiştirmiş partinin öncü kadrolarıdır. Bu kadrolar ne
denli çok ve iyi yetişmiş ise, partinin gücü ve siyasi başarısı
da o denli yüksek olacaktır.
Kadro
sorunu, partilerin önde gelen sorunlarından biridir. Politik
savaşım ve bu savaşımın aracı olan parti çalışmaları,
çalışmaya katılanların tümüne özellikle de yönetimde görev
alanlara ağır sorumluluk yükler. Görev alan kişilerin,
yüklendiği sorumluluğu taşıyabilecek nitelikte olması gerekir.
Bu sorumluluğu taşıyabilecek olanlar profesyonel
kadrolardır.
Bunlar güç ve olanaklarının tümüyle parti çalışmasına
katılan yüksek bilince sahip, kitlelerle bağ kurmada yetenekli,
özverili, cesur, dürüst ve güvenilir insanlar olmalıdır.
Partinin tüm örgütsel ve yönetsel yükünü taşıyan profesyonel
kadrolar
bunlardır.
Parti
Niteliğine Uygun Kadro
Partiler
amaçlarına ve içinde bulundukları toplumun koşullarına uygun
olarak, profesyonel
kadro sorununu,
ayrımlı öncelik ve yoğunlukla ele almışlardır.
Alman
Sosyal Demokrat Partisi’nin 1910 yılında bir kısmı memur 3000
profesyonel
kadrosu
vardı. Bunlar görevleri nedeniyle, üye tabanıyla hergün ilişkide
olduklarından kongre delegesi seçilebiliyor ve bu sayede yönetim
organlarının oluşturulmasında etkili oluyorlardı.1
Rus
Sosyal Demokrat İşçi Partisi, varlığını profesyonel
kadrolar
üzerine oturtmuştu. Bunlara, “meslekleri
devrimcilik olan insanlar”2
ve “parti
çalışmasına
boş
oldukları zamanlarını değil, tüm yaşamlarını adayan kişiler”3
deniyordu. Bu partiye göre; “Belli
bir yeteneğe sahip ve parti açısından ilerisi için ümit veren
hiçbir işçi militan, günde 11 saat fabrikada çalışmak zorunda
olmamalı ve bu insanların geçimi, parti tarafından
sağlanmalıydı.”4
Profesyonel
Kadro Partide Çalışan Memur Değildir
Profesyonel
kadroların
günümüz partilerinde, özellikle de yönetimde bulunan partilerde,
partide
çalışan memurlar
konumuna gelerek militan niteliğini yitirmesi, profesyonel kadro
kavramının partiler için önemini azaltmaz.
Günümüzde
yaşanan sermaye gücüne bağlı küresel baskı, parti dışı
odakların artmasına ve partilerin güç yitirmesine neden
olmaktadır. Yoksulluk ve örgütsüzlük içinde doğruyu yanlışı
göremez duruma getirilen kitleler örgütsüz kılınmıştır. Bu
nedenle, gücünün ve olanaklarının tümünü savaşıma ayıran
profesyonel
kadrolara
ve bu kadroların içinde çalışacakları partilere, halkın her
zamankinden çok, bugün gereksinimi vardır.
Profesyonel
Kadro Tüm Örgütler İçin Önemlidir
Profesyonel
kadro
sorunu, yalnızca politik alanda yer alan partiler için değil,
ekonomik ve toplumsal tüm kurum ve kuruluşlar için de önemli bir
sorundur. Şirketlerden kamusal kurumlara, demokratik örgütlerden
gönüllü yardım kuruluşlarına dek tüm örgütlerin, kendisini
tam olarak yaptığı işe veren ve işini iyi yapan elemanlara
gereksinimi vardır.
Alanında
uzmanlaşmış, edindiği bilgi ve deneyimi verimli bir biçimde
kullanan ve sonuca gitmeyi bilen girişimgücü (inisiyatifi) yüksek
insanlar, gerek kendilerini gerekse görev yaptıkları kurumu
geliştirirler.
Holdinglerden
küçük şirketlere, spordan sanata, bilimsel araştırmalardan
basın yayına dek; yaşamın her alanında başarıyı yakalayanlar
bu insanlardır. Boş zamanlarında şirket işleriyle ilgilenen bir
yönetici ya da canı isteyince üniversiteye giden bir öğretim
üyesi nasıl düşünülemezse, bu tür işlerden çok daha güç ve
sorumluluk taşıyan siyasi savaşım ve parti yöneticiliği
kuşkusuz düşünülemez. Parti yöneticiliği, “akşamüstü
işten çıkıp yapılacak bir iş”
değildir.
Profesyonel
Kadrolar Dikkatli Seçilmelidir
Parti,
profesyonel
kadroların
seçim ve atamalarına özel önem vermelidir. Yüksek yetkiyle
donatılan ve kilit görevlere getirilen bu kadroların seçim ve
atamalarında yapılacak en küçük yanlış, partinin önemli
zararlar görmesine yol açabilir.
Profesyonel
kadrolar,
kuramsal ve eylemsel düzeyleri, savaşım birikimleri ve parti
geçmişleri titiz bir biçimde incelenerek seçilmelidir. Partilerde
profesyonel görevliler kümesi yaratmak, parti içi görevleri
yerine getiren ve kitlelerle kalıcı bağlar kuran örgütsel bir
yapı oluşturmak demektir. Bir yanıyla yapılması zorunlu olan bu
girişim, dikkatli davranılmazsa, partiyi kendi içinden çürütecek
bir yazçizçiliğin (bürokrasinin) ve takımerkçi (oligarşik) bir
yönetim yapısının ortaya çıkmasına neden olacaktır.
Profesyonel
kadro sorunu, doğru ya da yanlış seçim durumunda, en yüksek
yararla en kalıcı çürüme arasında her tür olasılığı
içerebilen ve yüksek duyarlılık gösterilmesi gereken bir
konudur.
Profesyonel
Kadro Sayısını Çalışma Biçimi Belirler
Profesyonel
kadroların sayısını
ve öbür üyelere göre oranını; ülkenin içinde bulunduğu
durum, kısa dönemli erekler (hedefler) ve partinin yürütmekte
olduğu savaşım biçimi belirler. Sınıfsal ya da ulusal savaşım
yürüten partilerin tümü, toplumsal bunalım dönemlerinde, daha
çok profesyonel
kadroya
gereksinim duyar.
Açık
ya da gizli çalışan partilerde profesyonel kadro oranları
birbirlerinden ayrımlıdır. Parlamenter çalışma yürüten kitle
partilerinde, profesyonel kadrolar profesyonel olmayan ya da
yarı-profesyonel olan üyelerden daha azdır.
Sayısal
oranları, nicelik ve nitelikleri ne olursa olsun profesyonel
kadro
sorunu,
parti için her zaman önceliği olan önemli bir sorundur. Bir
parti, niteliği yeterli olmak koşuluyla, sahip olduğu profesyonel
kadro
sayısını ne denli arttırabilmişse, başarılı olma şansını
da o denli yükseltmiş demektir.
Parti Okulları, Parti Yayınları
Genel
olarak tüm parti üyelerinin, özel olarak da profesyonel
kadroların
bilinç düzeylerini geliştirmek, girişimgücünü ve örgütsel
yeteneklerini geliştirmek için; iyi işleyen, etkili ve yaygın bir
eğitim düzeninin kurulması gerekir. Parti çalışmalarına
katılan üyeler, ne denli özverili ve kararlı olurlarsa olsunlar,
eğer kuramsal donanımları eksik ve bilinç düzeyleri yetersizse
başarılı olamazlar. “Kuramsız
uygulama ya da uygulamasız kuram olmaz”
özdeyişi,
her alan ve konu için geçerlidir ancak en çok, siyasi partiler
için geçerlidir.
Partilerin,
eylemle söylemi, bilinçle özveriyi üst düzeyde
bütünleştirmeleri, bu bütünlüğü kalıcı parti işleyişi
durumuna getirmeleri gerekir. Bu ise, iyi işleyen örgütsel
ilişkiler ve eğitimle sağlanabilir. Üyelerin kuramsal düzeyinin
yükseltilmesi, kitle çalışmalarında kullanacakları bilgiyle
donatılmaları için parti yönetiminin oluşturduğu eğitim
organları, parti
okullarıdır.
Parti
Okulu
Üyelerin
eğitilmesi sorunu, partilerin ortaya çıkışıyla gündeme gelen,
süreç içinde önem kazanarak parti
okulu
kavramını ortaya çıkaran eski bir konudur. Toplumsal karşıtçılığı
(muhalefeti) üstlenmeyi amaçlayan partiler başta olmak üzere, pek
çok parti, değişik biçim ve oranlarda parti içi eğitim konusuna
eğilmiştir.
Başlangıçta,
parti yönetimine gelecek kadroları yetiştirmek için sürekli
katılımın zorunlu olduğu “yönetici
kursları”
açılıyordu. Bu girişim ilk kez sosyalist partilerde, işçi
sınıfı içinden öncü kadrolar çıkarmak için kullanıldı.
Alman Sosyal Demokrat Partisi, “parti
kadrolarının eğitimlerini tamamlamak”
ve “parti
ya da sendika görevine aday olan kişileri eğitmek”
amacıyla 1906’da Berlin’de Parteischule
adlı
parti okulunu kurmuştu. Parteischule’ye
1910-1911 yıllarında 141 “öğrenci”
katılmış, bunların 49’u partide profesyonel kadro olarak
çalıştırılmıştı.5
Sosyalist
ve Komünist Partilerde Parti Okulları
Sosyalist
ve komünist partiler, Alman Sosyal
Demokrat Partisi’nin
uygulamalarını sonraki dönemlerde geliştirip yaygınlaştırdılar.
Fransız Komünist
Partisi,
üç tür parti okulu geliştirdi. Temel
ve federasyon
okulu
adı verilenlerde sıradan parti üyeleri; merkez
okulu
adı verilende ise parlamento üyeleri, merkez komite üyeleri ve
federasyon delegeleri gibi yüksek düzey yöneticiler eğitildiler.
Merkez okulunun kurslarına 1947-1948 yıllarında 96 yönetici
katıldı.
Özellikle
köylü liderler ve yandaş örgütlerin önderleri için düzenlenen
“dört
haftalık kurslara”
aynı yıllarda 292 militan, “iki
haftalı federasyon kurslarına”
ise 2071 kişi katıldı.
Bu
“kurslardan”
ayrı olarak, yalnızca Fransız Komünist Partisinin en yüksek ve
güvenilir unsurlarının değil, dünyanın hemen her ülkesinden
komünist parti ileri gelenlerinin katıldığı Moskova’daki
“okullar”
vardı. Bu okullara katılanlar, komünist partilerin en üst
kesimini oluşturuyordu.6
Faşist
Partilerde Parti Okulları
Faşist
partiler ve özellikle Alman Nasyonel Sosyalist Parti, militan ve
yönetici eğitimine en az sosyalist ve komünist partiler kadar önem
vermiştir.
Nasyonel
Sosyalist Parti yönetime geldikten sonra yüksek ve orta düzeydeki
yöneticileri yetiştirmek için önderlik
okulları
açmıştı. Geleceğin yöneticilerinin seçilmesi ve yetiştirilmesi
amacıyla çok iyi örgütlenmiş bu okullar, her yönden donanımlı
ve etkili eğitim kurumları durumuna getirilmişti.
Her
yıl bin kişi, Hitler
Gençlik Hareketinin tüm
üyeleri arasından seçiliyor ve Adolf
Hitler Okulları’ndaki
ilk eğitimden sonra, yeni ve sıkı bir elemeden daha geçiriliyordu.
Daha sonra az sayıdaki önder adayları, üç yıllık özel eğitim
kursuna alınıyordu.7
Her
Parti Okulunu Açmak Zorundadır
Parti
içi eğitime önem vererek parti okulu kavramını geliştiren ve
seçilmiş üyeleri bu okullarda eğiten partiler, yalnızca komünist
ve faşist partiler değildir. Biçimi, niteliği, kapsamı ve
yoğunluğu değişik olsa da, her parti, kendine uygun bir eğitim
dizgesi (sistemi) geliştirmiştir.
Avusturya
Sosyalist partisi, eğitim konusunu tüzük başlamı (maddesi)
yaparak gerçekleştirilmesi zorunlu bir parti görevi durumuna
getirmiştir. Tüzüğün birinci başlamı, yönetici olarak
yetiştirilmek üzere seçilen parti üyelerinin, merkezi eğitim
kurslarına
alınmasını ve bu kursların
sürekli kılınmasını öngörür.
Kurslar,
yönetici adaylarının getirileceği görevin düzeyine göre
değişkenlik gösterir. Adaylar, yöresel parti birimlerinin
delegeleri tarafından belirlenir ancak il ya da ilçe yönetim
kurullarının, önder okullarına katılacaklar için öneride
bulunma hakları vardır. Avusturya Sosyalist Partisi’nin 1950
yılında, kayıtlı 614 bin üyesinden 50 bini, parti okullarına
gidecek adayları seçme hakkına sahipti.8
İsveç
ve Danimarka Sosyal Demokrat Partilerinde önder yetiştiren parti
okullarından başka, tüm üyelerin katıldığı ve düzenli bir
biçimde yapılan eğitim çalışmaları vardır. Her üyenin yılda
bir kez katılmak zorunda olduğu bu çalışmalar iki kesimde
toplanır. Birinci kesimde ağırlıklı olarak siyasi konu ve
kavramlar, ülke ve dünyadaki gelişmeler işlenir. İkinci kesimde
ise somut sorunlar ve bunların çözüm yöntemleri ele alınır.9
Eğitimin
Çeşitliliği
Alman
Sosyal Demokrat Partisi’nin parti okullarından ayrı olarak,
Sosyal
Demokrat Bilim Forumu ve
Sosyal
Demokrat Kültür Forumu
adlı iki önemli kurumu vardır. Bilim
Forumunda
akademisyenler, aydınlar ve araştırmacılar; Kültür
Forumunda
ise sanatçılar, yazarlar, sinemacılar, kültür adamları görev
alır. Forumlara katılan bu insanlar, yılda en az iki kez bir araya
gelerek tartışma ve araştırmalar yapar. Tartışma sonuçları
bildiri ya da kitap durumuna getirilir ve tüm parti üyelerine
dağıtılır. Bu çalışmalar, özellikle son on yıldır,
21.yüzyıldaki sosyal demokrat yaklaşımlara yönelmiş
durumdadır.10
İsveç
Sosyal Demokrat Partisi’nin bugün yaygın olarak uyguladığı
eğitim çalışmaları geniş kapsamlıdır ve özellikle gençliğe
yöneliktir. Gençlik okullarını,
Sosyal
Demokrat Parti Gençlik Örgütü (SSU)
ile İsveç
İşçi Sendikaları Konfederasyonu
(LO)
birlikte düzenlerler. Üç günlük kurslar biçiminde düzenlenen
Sendika
Gençlik Okullarına
katılan gençlerin her türlü gideri karşılanır. Gece yatısı
dahil her türlü hizmet ücretsizdir. Kursa katılanlar eğer bir
işte çalışıyorlarsa işlerinden izinli ayrılma hakkına
sahiptir. Kursiyer, kurs nedeniyle herhangi bir gelir yitiğine
uğruyorsa bu yitik sendika tarafından karşılanır.11
Parti
yönetimleri, parti okullarında uygulanacak eğitim izlencelerinin
(programlarının) oluşturulmasında görev alacak yetkililerin
seçimine, özel önem vermektedirler. Parti okulları ve bu okullara
bağlı olarak çalışan eğitim birimleri, kadroların eğitilmesi
yanında, ülke ve dünya sorunlarıyla ilgili bilimsel inceleme ve
araştırmalar da yapar; bu konularda oluşturulacak parti görüşünün
oluşmasına katkıda bulunur.
Parti
Yayınları
Partilerin,
görüş ve amaçlarını halka ulaştırmak ve onların desteğini
almak için, iyi işleyen, yaygın bir örgüt ağına sahip olmaları
gerekir. Parti örgütü, her konuda olduğu gibi tanıtım ve
iletişimin geliştirilmesinde de temel güçtür. Bu iş, parti
örgütüne bağlı yayın çalışmaları ile yürütülür.
Örgütsel yapıyla yayın arasında, birbirini dolaysız etkileyen
bütünleştirici bir ilişki vardır. Yayın örgütü güçlendirir,
örgüt ise yayını geliştirir ve bu ikili etkileşim, partinin
kitleler içinde yaşayan bir güç durumuna gelmesinin itici gücünü
oluşturur.
Parti
yayınları ve kitle iletişimi konusu, siyasi partilerin ortaya
çıkışından bugüne dek, her dönemde, parti çalışmalarının
başarısını ya da başarısızlığını belirleyen temel
konulardan biri olmuştur. En basit bildiriden, iletişim
teknolojisinin günümüzdeki en ileri araçlarına dek hangi türden
olursa olsun, kitlelerle bağ kurmayı sağlayan her yayın, partiyi
halka tanıtan ve güvenini kazanarak onun bitmeyen gücünü partiye
yöneltecek olan örgütsel bir değerdir.
Düzenli
Yayın ve Örgütlenme
Partinin
kuruluş aşamasında düzenli aralıklarla dağıtılan gazete ya da
dergiler, parti görüşlerini yalnızca halka ulaştırmakla kalmaz,
aynı zamanda örgütleyici bir işlevi yerine getirir. Gazete
dağıtımında görev alan her parti üyesi, halkla ilişki kurmak
için bir dağıtım ağı kurar ve bu ağ, büyüyecek olan parti
örgütüne, üzerinde yükselebileceği kitlesel bir temel hazırlar.
Basın, yayın ve dağıtım çalışmaları, parti örgütünü
yaratacak olan kapsamlı çabanın ön uygulamalarıdır.
Gazete
dağıtımı bugün profesyonel dağıtım şirketlerince para ile
yapılıyor. Radyo ve özellikle televizyon, kitleler üzerinde büyük
bir etkiye sahip, bu nedenle sermaye güçleri bu alanları adeta
kapatmış
durumdadır.
Politikaya
yönelen baskı, eskisi denli yoğun değil; şimdi gündemde olan,
neredeyse terör
düzeyine varan ekonomik baskıdır. İletişimin güncel
olanaklarından yararlanamayan partiler, kendilerini görüş ve
eylemlerini duyurmada zorlanıyorlar. Ancak, bu gerçek, teknolojik
düzeyi ve yayın olanakları ne olursa olsun, düzenli çıkarılan
parti yayınının önemini azaltmamakta, tersine iletişimin ileri
tekniklerine sahip olmayan partileri bu olanaklara sahip olmaya
zorlamaktadır.
DİPNOTLAR
- “Revve Politique et Parlementaire” 1910, sf.509; ak. M.Duverger “Siyasi Partiler” Bilgi Yay., 2.Bas. 1974, sf.537
- “What is to be done?” Op.Glt. sf. 225; ak. a.g.e. sf.214
- Iskra No: 1; ak. a.g.e. sf.214
- “Selected Works London 1947”, Cilt 1, sf.240; ak. a.g.e. sf.214
- “Political Parties” Roberto Michels London 1915, sf.34; ak. a.g.e. sf.215
- “Siyasi Partiler” Maurice Duverger, Bilgi Yay., 2.Bas., 1974, sf.537
- “Siyasi Partiler” Maurice Duverger, Bilgi Yay., 2.Bas., 1974, sf.217
- “Avrupa Sol Partilerde Örgüt Yapısına İlişkin Örnekler” Turhan Karataş, “Nasıl Bir Sol Parti” Sosyal Demokrat Hareket Yay., Ağustos 1999, sf.98
- a.g.e. sf.106
- “Demokrasi, Örgütlenme Özgürlüğü ve İsveç Örneği” Ahmet Erol, TC Kültür Bakanlığı Yayınları/1728, 1995, sf.89
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder