Macar halkının savaşım direnci, katılım yeteneği ve
kararlı tutumuna karşın; devrimin yaşayamamasının temel nedeni, devrimi yöneten
önder kadronun yetersizliğidir. Ayrımlı düşüncelerden oluşan önderlik, Macar
halkının istemlerini kavrayamamış ve Rus Devrimi’ne öykünmüştür. Toplumsal
yapıya uygun düşmeyen, bu nedenle uygulanabilir olmayan sosyalist erekler,
Macar halkının yaşamına ve savaşımına doğal olarak girememiştir. İçinde
bulunduğu olumsuz koşullardan kurtulmak için, her türlü savaşıma katılmaya
hazır kitleler, sınıf çatışması adına siyasi ve örgütsel bölünmeye uğratılmış,
çekişme ve ideolojik ayrılıklar nedeniyle yenilmiştir.
Yıkılan İmparatorluk
1918 Kasım’ında Avusturya-Macaristan
İmparatorluğu’nun iki başlı kartalları devlet binalarından indirilmişti;
İmparatorluk marşı söylenmiyordu. Bir zamanların başkenti, müzik ve valsler
kenti Viyana, belirsiz bir ülkenin, büyük bir kentiydi artık. 219 yıl süren Habsburg Hanedanlığı kurduğu yapıyla
birlikte parçalanıp gitmişti.
İmparatorluğun yıkılışının Macaristan için taşıdığı
anlam, karmaşık yapısına uygun bir görünüm içindeydi. Avusturya-Macaristan
İmparatorluğu, iki ülkenin adlarını vererek birlikte kurdukları, tarihte örneği
olmayan ilginç bir imparatorluktu. Bu anlamıyla Habsburg Hanedanlığı’yla
birlikte, Macaristan da dağılmış oluyordu. Ancak, Macarlar uğruna uzun yıllar
savaşım verdiği ulusal bağımsızlığa bu tarihten sonra kavuşacaktır.
Macaristan’ın
Özgünlüğü
Macar ulusal savaşımı, sömürge ve
yarı-sömürgelerdekilerden ayrımlıdır. Macaristan bir Avrupa ülkesiydi ve
ekonomik-toplumsal gelişimi Batı Avrupa ülkeleri kadar olmasa da, Doğudan
ilerdeydi. Tüm Avrupa’yı 1848’de saran devrim dalgası, gelişmekte olan ulusçu
akımları; liberal ve sosyalist düşüncelerle tanıştırmış ve ulusal soruna toplumsal
bir boyut kazandırmıştı. Bu biçimiyle Macaristan’da bağımsızlık savaşımı,
sömürge ve yarı-sömürgelerden yaklaşık üç çeyrek yüzyıl önce başlamıştı.
Macaristan’daki özgürlük ve bağımsızlık girişimleri,
yalnızca kapitalizmin yükseliş döneminde ortaya çıkan ulusçu bir eğilim
değildi. Macarlar tarihlerinin hemen her döneminde, etkin ve sürekli, özgürlük
savaşımı içinde oldu. Avrupa’daki politik kaynaşmanın yol açtığı her büyük
devrim eylemi, Macaristan’da gecikmeksizin yankısını buldu. Bunun nedeni bu ülkenin,
gerek “milliyetler” ve gerekse sınıf
çatışmaları açısından, canlı bir çelişkiler ortamını sürekli yaşatmış
olmasıdır.
Ulusal Sorun
Ulusal sorun, Macaristan için her zaman iki
yanı keskin bir bıçak olmuştur Kendisi ulusal baskı altında bulunurken başka
uluslarla, baskıya dayanan ilişkiler kurmuştu. Hırvatlar, Sırplar, Romenler,
Ukraynalılar, Rutenyalılar... Macaristan’da ortaya çıkan her ulusal kıpırdanış,
bu halklar arasında hemen karşılık buluyordu. Üstelik Macaristan üzerinde
sürekli bir baskı gücü oluşturan Avusturya, Macarlardan gelen ulusal tepkilere
karşı, bu halklardan oluşan ulusçu eğilimleri, Macarlara karşı körüklüyordu.1
Macarlar, özgürlükleri için savaşıma
giriştiğinde, hemen kendisiyle savaşacak halklarla karşılaşıyordu. Macaristan
üstte Avusturya’ya, altta azınlık uluslarına bağlı kalmış durumdaydı. Ulusal
sorunun sıkıntı veren karmaşık yapısı, kuşaklar boyu süren çatışmalara yol
açmış, bu nedenle olacak; Macarlar özgürlüklerinden ödün vermeyen, boyun eğmez,
savaşımcı bir ulus olmuştu.
Macaristan’da devrimci eylem, siyasi izlencelerden çok,
mistik bir inanç ve kararlı bir atılganlığa dönüşmüştü. Ünlü Macar düşünürü György Lukacs, durumu şöyle
açıklamıştı: “Macaristan’da devrim, toplumsal bir ruh halidir; içinde bulunulan
sonsuz yalnızlığın, en iyi ifadesidir”.2
Birinci Paylaşım
Savaşı Ve Devrimci Eylem
Avusturya-Macaristan
İmparatorluğu Almanya ve Osmanlı
İmparatorluğu’yla birlikte Birinci Dünya Savaşı’na girdi. Savaşın yıkıcı
etkisini en çok yaşayan ülkelerden biri de Macaristan oldu. 1914-1915 Rus
savaşlarında büyük yitikler verildi ve yüzbinlerce Macar askeri Karpat
dağlarında yok oldu. 1915 yenilgilerini 1916’daki yenilgiler izledi ve 1917
yılında tüm ülke, açlık, hastalık ve yoksulluğun pençesine düştü.
Rusya’daki devrimin etkisi Macaristan’a çabuk
ulaştı. Cattaro’da bastırılan donanma ayaklanması, devrimci eylemin ilk
adımıydı. Ülke, hızlı bir biçimde eskiyi yadsıyan bir değişim sürecine
girmişti. 1917 başında 160 bin olan sendikalı işçi sayısı yıl sonunda 700 binin
üzerine çıkmıştı. 1 Ocak 1918’de Budapeşte’deki genel greve 300 bin işçi
katıldı. Fabrikalarda işçi sovyetleri kuruluyor, bunlar merkezi sovyet örgütü
çevresinde toplanıyorlardı.2
Macaristan henüz bir sanayi ülkesi değildi. Nüfusunun
yüzde 80’i kırda yaşıyordu. Köylüler arasında örgütlenme çok güçsüzdü. Toprak
sahibi soylular, hala köylülerin geleneksel önderi konumundaydı.3
Oldum olası geçim sıkıntısı içinde olan geniş köylü kitleleri, zaten iyi
olmayan durumlarına, savaşın ağır koşulları da eklenince; yaşamlarını sürdürebilmenin
arayışı içine girmişti.
Savaş Sonu
1918 Sonbaharında Macaristan’ın ne savaşacak
gücü, ne de en ufak isteği kalmıştı. Dağılma sancıları içinde olan bir
imparatorluğun yazgısını paylaşmak zorunda bırakılan bu ülke için savaş;
toplumsal çelişkileri su yüzüne vuran, tam bir yıkımla sona ermişti.
Ordu hemen hemen ortadan kalkmış, devletin sivil yönetimi
ile uğraşan kuruluşlarda ise düzen bozulmuştu. Olayları yönetebilecek örgütsel
bir yapılanma ortalıkta görünmüyordu. Yalnızca Sosyal Demokrat Partinin belirli bir gücü vardı.
Kasımpatı Devrimi
20 Mayıs 1918’de, Topçu alayında bir
ayaklanma ortaya çıktı; bunu 15 Haziran’daki ulusal grev izledi. Ekim’in
başında Bulgaristan ve Osmanlı İmparatorluğu teslim oldu. Cepheden dönen,
solgun benizli, aç ancak silahlı askerler, Budapeşte’yi doldurdu.
23 Ekim’de Hırvat Ordusundaki isyan nedeniyle
hükümet istifa etti ve bağdaştırıcı niteliğiyle tanınan Bağımsızlık Partisi başkanı Mihaly
Karolyi, Sosyal Demokrat ve Radikal Parti’yle birlikte, Macar
Ulusal Meclisi’nin kurulacağını
ilan etti.
Bağımsızlık, genel oy hakkı, toprak reformu ve ulusal
sorunun çözülmesinin gerçekleştirileceği açıklandı. Demokratik devrime ait bu
girişimlere daha sonra Kasımpatı Devrimi
adı verilecektir.
Giderilemeyen Kargaşa
Korolyi
Hükümeti; hoşnutsuz
köylülerin, reformcu sosyalistlerin ve eylemlilik içindeki kitlelerin baskısı
altındaydı. Silahlı askerler disiplin altına alınamıyordu. Sosyal Demokrat Parti geniş bir kitleyi peşinden sürüklemesine
karşın düzenli bir örgütlenmeden yoksundu. Hükümete destek sağlayacak orta
sınıf yoktu. Enflasyon ve dış karışma, ekonomiyi bunalıma sokmuş, kömür ve
yiyecek sıkıntısı üst noktaya çıkmıştı.
Galip devletler, parçalayarak aralarında paylaşacakları
bu ülkeye sömürgeymiş gibi davranıyordu. Belgrad’daki işgal kuvvetleri komutanı
Franchet d’Esperay’ın, doğudaki
çatışmaları durdurma konusunu görüşmeye gelen Korolyi’ye karşı takındığı tavır, galip devletlerin Macaristan’a
bakışını açıklıyordu: “Siz Almanlar’dan
yanaydınız; onlar gibi cezalandırılacaksınız”.4
Cumhuriyet
16 Kasım 1918’de ilan edilen Cumhuriyet ve
Cumhurbaşkanlığına getirilen Karolyi,
Macaristan’ın ağır sorunlarını çözemedi. Oysa Karolyi, Bağımsızlık Partisi gibi
etkin bir partinin başkanıydı. Halk tarafından seviliyordu ve Macaristan’ın en büyük
partisi olan Sosyal Demokrat Parti’yle birliktelik içindeydi.
Macar halkı sorunlarını çözecek her türlü köklü girişime hazırdı. Ülkenin
politik konumu, ulusal bağımsızlık yönünde kararlar almaya, kararları
uygulamaya son derece uygundu. Bütün bu olumlu koşullara karşın halkın
istemlerine uygun bir politika, yaşama geçirilemedi.
Yönetim biçimi ve hükümet; güvensiz, karışık, çelişkili
ve belirsiz uzlaşmalar üzerine kurulmuştu. Cumhuriyetin örgütsel alt yapısı
hazırlanmamış, tutarlı ve gerçekçi bir kamu düzeni kurulamamıştı. Hükümet
ortağı iki parti arasında süren çekişmeler bitmiyordu. Sosyal Demokrat Parti, 1917’de 160 bin olan üye sayısını, 1918 de
720 bin, 1919’da da 1 milyon 400 bine çıkarmıştı.5 Ancak, üyeleri
arasında örgütsel birliği yeterince sağlayamamıştı. 21 Kasım 1918’de Bella Kun tarafından kurulan Macar Komünist Partisi, yaptığı
sosyalist yaymaca ile bu partinin üyeleri üzerinde etkili oluyor ve yandaş
topluyordu.
Bella Kun ve Komünist Parti
Bella
Kun ve önder kadrosu
savaş sırasında Ruslara karşı çarpışırken orada tutsak olmuş kişilerdi. Rus
Devrimi’nden sonra salınmışlar ve sosyalist devrim içinde yer almışlardı. Macar Komünist Partisi’nin temelini Rusya’da, bu kadro atmıştı. Cumhuriyetin
kuruluşunun sancılı günlerinde ülkelerine dönmüş ve yoğun bir biçimde eylemlere
girişmişlerdi.
Komünistlerin ülkenin parçalanmasına karşı
Sovyetler Birliği’nin askeri yardım yapacağı yönündeki yaymacaları, halk
üzerinde etkili oldu. O günlerde Sırplar, Belgrad
Antlaşması’nın hükümlerine
dayanarak Güney, Romenler Doğu, Çekler’de Batı Macaristan’a girmişti. Korolyi Hükümeti, bu saldırılara karşı
koyamıyordu. Eli kolu bağlı, bütün enerji ve erzak kaynakları tükenmiş, açlığa
ve soğuğa yem olan genç Macar Cumhuriyeti, tam bir yıkılış sürecindeydi.
Toplumsal ve askeri tepkinin eyleme dönüşmesi
gecikmedi. Sosyal Demokratların yönettiği askerler, Savaş
Bakanlığı’nın kendilerine verilmesini isteyerek ayaklandı. İstekleri kabul
edildi. Szeged kentinde, makineli
tüfekli bir müfrezenin öncülüğünde bir küme, belediye başkanını görevden aldı.
Önemli bir endüstri merkezi olan Salgatarjan’da işçiler, yönetimi ele
geçirerek, bir ulusal muhafız birliği kurdu.
Budapeşte’deki büyük sanayi kuruluşlarında, kendi kendini yönetme biçimine dönüşen
geniş çapta fabrika işgalleri meydana geliyordu. Kırsal alanlarda, tefecilere
ve derebeylerine karşı duyulan öfkeyle eyleme geçen geniş köylü yığınları,
kendiliğinden gelişen eylemlere katılıyordu. Topraklar işgal ediliyor, ambar ve
depolar yağmalanıyor, şatolar ateşe veriliyordu.
Macar Sovyet Cumhuriyeti
Karolyi’nin istifasından hemen sonra, Komünistlerle
Sosyal Demokratlar bir araya gelerek, 21 Mart 1919’da, Macar Sovyet Cumhuriyeti’ni
kurdu. Günün özel koşullarından kaynaklanan bir sonuç olarak, beşte dördü köylü
olan bir tarım ülkesinde sosyalist devrim
yapılıyordu.
Bu devrim birçok yönden siyasi gülmece olacak
öğeleri içinde barındırıyordu. Örneğin Komintern’nin ilkesi gereği, parti
adının komünist olmasını istediğinde; benzeri olmayan bir çözüm bulunmuş ve ad tartışması iki partinin Macar Sosyalist-Komünist İşçi Partisi
adıyla birleştirilerek çözümlenmişti.6
Sosyal Demokratların, sosyalist devrime
katılması da hayli ilginçtir. Komünistlerin kendileriyle sürekli olarak burjuva uşakları diye alay etmelerinden
bıkmış olan sosyal demokratlar, kendilerinin de devrimci olduğunu göstermeye
karar verdi ve aşırı sert bir tutum içine girdi. Karolyi’yi Cumhurbaşkanlığından uzaklaştırmaya, Berinkey Hükümeti’ni devirmeye ve komünistlerle birleşip, Kızılordu’yu
yardıma çağırmaya karar verdiler.7
Devrimin çok kolay gerçekleşmiş olmasından kuşku duyan Bela Kun, bu kuşkusunu karısına ve
arkadaşlarına şöyle açıklamıştır: “Her
şeyin bu kadar iyi gitmesinden kaygılıyım. Bütün gece düşündüm; yapılmış olan hataları aradım. Korkarım
bunları anlayacak vaktimiz yok”.18
“Sosyalist” Devrim
Devrimin ilk günlerinde Kun, birçok kararname çıkardı. Bunların birinde, “Berberler ve kestane satıcılarından başka
her türlü işin” devletleştirildiğini bildirmişti.9 Devrimle
kurulan Macaristan Sovyet Cumhuriyeti’nin sosyalistliği hemen hemen
adıyla sınırlıydı. Cumhuriyet oluşumunun altındaki temel unsur ulusçuluktu. Bela Kun da kurulan düzeni, Ulusçu Bolşevizm gibi garip bir tanımla
açıklıyordu.10
Macar
Devrimi, zorunlu olarak önce
demokratikleşme girişimlerinde bulundu. Benimsenen demokratik ilke, halk
demokrasisi ilkesidir ve bu geniş bir taban üzerine oturtulmak istenmiştir.
İşçilerin oluşturduğu fabrika
konseylerinin adı işçi konseyleri
olarak değiştirildi ve genel seçim tabanı üzerinde yeniden örgütlendi. Yirmi
kişiden fazla işçi çalıştıran işyerleri kamulaştırıldı. Fabrikalara, Kendi Kendini Yönetim (autogestion)
işleyişi egemen kılındı. İşyeri yönetimi ve üretim artışı sorumlulukları,
işçilerin kendi aralarında gizli oyla seçtikleri, işçi konseylerine bırakıldı.
4 Nisan 1919 günü çıkarılan bir kararnameyle 57 hektardan
büyük toprakların bedeli ödenmeksizin kamulaştırılmasına karar verildi.
Kamulaştırılan topraklar, büyük birimler halinde tutularak buralarda tarım
kooperatif işletmeleri kurulması tasarlandı. Bu işletmeler fabrika gibi görüldü
ve buralara tarım fabrikaları gibi
ilginç bir ad verildi.
Aykırı
Uygulamalar
Macar
Devrimi’nde, fabrikalarda
uygulanan yönetim biçimi, Rusya’daki uygulamalardan bile daha sol’du.
Fabrikalar önemine göre sayıları 3-11 kişiden oluşan işçi kurulları
tarafından yönetilecekti. Tek dereceli ve gizli oyla seçilen bu kurullar;
işyeri yönetimi, üretim planlaması, pazarlama ve fiyat saptamada tam yetkili
olacaktı.
Patronların fabrikalardaki sert yönetimi
altında çalışmaktan yeni kurtulan işçiler, fabrika yönetme gibi eğitim ve
birikim gerektiren bir işi başaracak nitelikten uzaktı. Az sayıdaki bilinçli
işçi, işgale karşı savaşmak üzere cepheye gitmişti. Fabrikalarda, iyelik
(mülkiyet) değişikliğine dayalı yeni düzen arayışına gelene dek, ciddi düzeyde
birçok yönetim ve üretim sorunu vardı. İşçi
Kurulu başkanı Jenö Varga bunu
şöyle açıklamaktaydı: “Kişi emeği
verimliliği, devrim öncesi dönemine oranla yüzde 50 düştü; nedenlerini arayacak
olursak, bunları yakıt ya da ham madde eksikliğinde değil, işçi
üzerindeki kapitalist zorlamanın yok olmasında buluruz”.11
Yoksul köylüler ise, tarih boyunca toprak özlemi ve
toprak açlığı içindeydi. Bir parça toprak iyesi olmak, onların yüzyıllar süren
düşüydü. Bu düş nedeniyle devrime sıcak bakmış ve onu desteklemişti. Ancak,
eski anarşistlerden oluşan Tarım
Komiserliği, köylüye toprak vermek yerine, onları tarım fabrikaları dedikleri ortaklaşacı (kolektif) çiftliklerde
çalışmaya çağırdı. Macar köylüleri bu nedenle devrimle ilişkilerini hemen kesti.
Yenilgi Sonrası
Devrimin yenilgiye uğramasının ardından, çok
kısa süren Sosyal Demokrat bir hükümet kuruldu. Bundan sonra
Macaristan tutucu hükümetlerin yönetimine girdi. Devrime katılan ve
desteklenenler tutuklanıp öldürüldü. Beyaz terör tüm ülkede dehşet saçtı.
Devrim süresince 734 kişi ölürken, yenilgiden sonra devrim yandaşı 5000 kişi
öldürüldü.12
1919 sonlarında Fransızların desteklediği
Romanya ordusu Budapeşte’ye girdi. İki aylık işgalden sonra, ABD ve
İngiltere’nin baskısıyla geri çekildi. 1920’de karşı devrimci bir hükümet
kuruldu. Ülkeyi 1936’ya dek yöneten tutucu hükümetler bu tarihten sonra Nazi
Almanyası’nın etkisine girdi.
1935 Yılında, Nazist Oklu
Haç Partisi kuruldu. Macaristan, Almanya yanında 2.Dünya Savaşına katıldı.
1943 yılında, ayrı bir barış antlaşması yapmak istemesi üzerine, 1944 yılında
Almanya tarafından işgal edildi. Savaş sonrasında, önce koalisyonlar 1949
yılından sonra tek parti olarak kalan Komünist
Partisi tarafından yönetilmeğe başlandı. 1989’da sosyalist yönetim sona erdi.
Türk Devrimi ve
Macaristan
Türk ulusçuları arasında, Rus Devrimi’nin dünya çapında yarattığı etkiden etkilenenler olmuş ve
bunların bir bölümü, bolşevik yöntemin Türkiye’de de uygulanabileceğini
düşünmüştür. O günlerde, 13 Ekim 1920’de Mustafa
Kemal konuyla ilgili şu saptamayı yapmıştı: “Rusya’da bolşevizmin kullandığı devrim yöntemlerini burada yani
Türkiye’de uygulamayı düşünmek kadar devrimcilikten haberdar olmayış
düşünülemez. Her şeyde körü körüne taklitçilik kötüdür, özellikle de
devrimcilikte...”13
Türk Devrimi, özellikle yenilgiden sonra, Macaristan’da
da incelenmiştir. Kendilerinin başaramadığını, yoksul düşmüş Anadolu halkının
nasıl başardığı araştırılmış, reformların uygulanma biçimi ve elde edilen
başarılar yakından izlenmiştir. Macaristan Büyükelçisi De Cindrie’nin 1938 yılında, Türk Devrimiyle ilgili saptamaları
şöyledir: “Birinci Dünya Savaşı sonrası
olaylarının ezdiği Macar ulusu, kardeş Türkiye’nin Atatürk yönetiminde
canlanmasından güç kazanmış, örnek almıştır. Her türlü zorluğa karşı, geleceğe
umutla bakması bundandır”.14
DİPNOTLAR
1 “Macar Devrimi-Kölelikten Halk
Olmaya Doğru” “Devrimler ve Kar-şı Devrimler Ansiklopedisi” Gelişim Yay.
Sayı 30 sf. 697-698
2 a.g.e. sf. 705
3 “Bela Kun” Norman Stone,
20.Yüzyıl Tarihi, Arkın Kitapevi sf. 471.
4 “Sosyalizm ve Toplumsal
Mücadeleler Ansiklopedisi” İletişim Yay. sf. 634
5 “Macar Devrimi-Kölelikten Halk
Olmaya Doğru” “Devrimler ve Karşı Devrimler Ansiklopedisi” Gelişim yay.
Sayı 30 sf. 708
6 “Sosyalizm ve Toplumsal
Mücadeleler Ansiklopedisi” İletişim Yay. sf. 634
7 “Bela Kun” Norman Stone,
20.Yüzyıl Tarihi, Arkın Kitabevi sf. 472
8 “Macar Devrimi-Kölelikten Halk
Olmaya Doğru” “Devrimler ve Karşı Devrimler Ansiklopedisi” Gelişim Yay. sf.
711
9 “Bela Kun” Norman Stone,
20.Yüzyıl Tarihi Arkın Yay. sf. 472
10 a.g.e. sf. 472
11 “Macar Devrimi-Kölelikten Halk
Olmaya Doğru” “Devrimler ve Karşı Devrimler Ansiklopedisi” Gelişim Yay.
sf.733
12 “Macar Devrimi-Kölelikten Halk
Olmaya Doğru” “Devrimler ve Karşı Devrimler Ansiklopedisi” Gelişim Yay. sf.
719
13 “Milli Kurtuluş Tarihi” D.Avcıoğlu,
İstanbul Kit. 1974, II.Cilt, sf. 704
14 “Atatürk İçin Diyorlar ki”
Selahattin Çiller, Varlık Y. 4. B..1981, sf. 105
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder