Uluslararası şirketler, azgelişmiş
ülkelerdeki şirket şubelerinde, yerel hükümetlere döviz kazandıracak gerçek
dışsatım politikaları uygulamaz. Böyle bir uygulama onların dışa açılma
amaçlarına, yarışma (rekabet) dengelerine ve yüksek kazanç isteklerine uygun
düşmez. Herhangi bir ülkedeki şirket biriminden yapılacak her dışsatım, aynı
şirketin aynı üretim dalında etkinlik gösteren bir başka ülkedeki şirket
çıkarıyla çelişecektir. Bu nedenle uluslararası şirketler, yerel hükümet
yetkililerinin dışsatım isteğini dikkate almaz ve azgelişmiş ülkeler ya da
yerel şirketlerle yaptıkları lisans ve işbirliği anlaşmalarına, dışsatımı
sınırlayan ya da yasaklayan maddeler koyar.
Uluslararası
Şirketlerin Yatırım Yaptığı Ülke Dışına Mal Satması O Ülkenin Dışsatımı
(İhracatı) Değildir
Kalkınma
ve ekonomik büyüme için yabancı sermaye yatırımlarının zorunlu olduğunu ileri
süren birçok azgelişmiş ülke yöneticisi, ülke sınırlarını uluslararası şirket
yatırımlarına koşulsuz olarak açtı. Onlara göre bu yatırımlarla ülke ileri
teknolojiye dayalı üretim birimlerine kavuşacak, işsizlik azalacak, gönenç (refah)
düzeyi yükselecek ve endüstriyel ürünlere dayalı dışsatım olanakları artacaktı.
Ancak, doğal olarak bunların hiçbiri gerçekleşmedi.
Pazar
genişletmek ve kâr oranlarını arttırmak için dışarıya açılan uluslararası
şirketlerin, amaçlarına ters düşen davranışlar içine girmesi kuşkusuz
beklenemez. Denizaşırı ülkelerde gerçekleştirilen üretimin, dışsatım yoluyla
dünya pazarlarına gönderilmesi, yatırım yapılan ülke dışında pazar daralmasına
yol açacaktır. Uluslararası şirketlerin kendi kendilerine rakip yaratması
anlamına gelecek böylesi bir uygulamanın gerçekleşmesi, gerek yapısal gerekse
mantıksal açıdan olanaklı değildir.
Bu
tür uygulamalar uluslararası şirketler için, istenilen değil tam tersi,
önlenmesi gereken olumsuz gelişmelerdir. Onlar, yatırım yaptığı ülkelerin dışsatım
olanaklarını sınırlayıp denetlemek gibi bir özgöreve (misyona) sahiptir ve bu
olgu şirket çıkarlarıyla doğrudan bağlantılı olan dışsatım karşıtı
politikaların uygulanmasını zorunlu kılar. Bu nedenle uluslararası şirketler;
yatırım yapacakları ülkelerde yaptıkları lisans ve işbirliği anlaşmalarında, dışsatımı
kısıtlayan ya da yasaklayan hükümleri öncelikli maddeler olarak kabul
ettirirler.
Dışsatımı Yasaklayanlar
C.V.Vaitsas’ın 1974 yılında
yaptığı bir araştırmaya göre; Bolivya, Kolombiya, Ekvator, Peru ve Şili’de
uluslararası şirketlerle imzalanan 409 lisans anlaşmasından 317’si (yüzde 78) dışsatımı
tümüyle yasaklamakta, geri kalanların bir bölümü de yalnızca belirli bölgelere dışsatım
izni vermektedir.1
Bu
konuda UNCTAD’ın 1973 yılında yaptığı bir başka araştırmada, Kolombiya,
Hindistan, İran, Jamaika, Kenya ve Malezya’da etkinlik gösteren, 102’si
yerli-yabancı ortaklık, 45’i yüzde 100 yabancı 147 yabancı şirketten; yüzde
53’ünün hiç ya da çok az dışsatım yaptığı saptanmıştır.2
Hindistan’da 1964 yılında yürürlükte olan 1051 adet ortaklık ve lisans
anlaşmasının yüzde 45’inde ihracatı kısıtlayan açık hükümler bulunmaktadır.3
Şirket Örgütlenmesi
Dünyanın
hemen tüm pazarlarında etkili olmak isteyen uluslararası şirketler, ülke ve
bölgeler düzeyinde örgütlenmiştir. Her yatırım bölgesi çevre bağlantılarıyla
birlikte şirket merkezlerindeki yönetim organlarına bağlıdır. Nerede, ne kadar
üretim yapılacağı, üretimin nerelerde pazarlanacağı merkezin denetimi
altındadır.
Bir
ülke ya da bölgeden çevre ülkelere gönderilecek malların miktar ve gönderme
biçimine, tüm dünya pazarlarını içine alan küresel tecim ağına yönelik izlencelere
(programlara) sahip şirket merkezleri karar verir.
Firma İçi Mal Alışverişi
Şirket
merkezleri dış yatırım ürünlerini, uygun gördüğü zaman ve miktarlarda çevre
ülke ve bölge pazarlarına gönderir. Dünya tecimsel yarışının gereği olarak
gerçekleştirilen bu tür uygulamalar; söylendiği ve zannedildiği gibi döviz
getirici ülke dışsatımı biçiminde değil, çoğunlukla firma içi mal alışverişi
biçiminde ve yerel hükümet yetkililerinin denetleyemeyeceği karmaşık
ilişkilerle gerçekleştirilir.
Ana
şirket-yavru şirket ya da şirket birimleri arasındaki alışveriş düzeyinde
tutulan mal satışları, yasal anlamda ekonomik değeri olmayan pazar dışı özel
şirket ilişkileri biçiminde gerçekleştirilir.
Bu
biçimdeki kayıt dışı tecimsel etkinlik şirket etkinlikleri içinde artık önemli
bir yer tutmaktadır. Uluslararası şirketlerin dış üretim birimlerinden yapılan
mal satışları, bilanço, kâr ve vergi denetiminden uzak, fatura, miktar ve
fiyatlarının özgürce belirlendiği şirket içi alışveriş ya da şirket birimleri
arası mal gönderme biçiminde yapılmaktadır.
Anavatana Mal Satışı
Uluslararası
şirketler, denizaşırı ülkelerde gerçekleştirdikleri üretimin bir bölümünü-artık
kendi ülkesinde üretmediği için-anavatanına da getirmektedir. Azgelişmiş
ülkelerde Amerika, Avrupa ya da Japonya gibi dev pazarlara mal satma olarak yaymacası
(propagandası) yapılan bu tür etkinlikler gerçekte, şirket gereksinimlerini
karşılayan şirket içi işlemlerdir.
ABD’nin
uluslararası şirketleri, 1973-1975 yıllarında dış ülkelerde gerçekleştirdiği
üretimin yüzde 63-70’lik bölümünü üretimin yapıldığı yerel pazara, yüzde
19-30’luk bölümünü çevre pazarlara, yüzde 7 kadarını da ABD’ne satmıştır.4
Japonya dışında yatırım yapan 410 Japon şirketinden yüzde 77’si yerel pazara
mal satmayı, yüzde 9’u üçüncü ülkelere mal satmayı ve yüzde 7’si de o ülkeden
Japonya’ya mal getirmeyi amaçlamıştır.5
Üretim Bölgeleri
Uluslararası
şirketlerin bir bölümü, 1970’lerden sonra, ülkeler ve bölgeler arası pazarları amaçlayarak,
montaja dayalı sanayi üretim birimleri açtı. Bunlar, hammadde kaynakları ve
ucuz işgücünden yararlanma, yerel kredi olanaklarını ve yerel enerji
kaynaklarını düşük bedellerle kullanma amacıyla yoğun bir biçimde azgelişmiş
ülkelere yöneldi.
“İşçiyi
makinanın yanına değil, makinayı işçinin yanına götür” söylemiyle
gerçekleştirilen yatırımlar aynı zamanda dış satım ereklerinin de genişlemesine
yol açtı. Ürettiğin yere sat anlayışı geçerliliğini sürdürmekle
birlikte, ürettiğin bölgeye sat ve hatta kendi ülkene sat uygulamaları
gündeme geldi. Böylece büyük pazarlara komşu olan Meksika, Türkiye, İspanya
gibi azgelişmiş ülkelere, işgücünün çok ucuz olduğu, Endonezya, Hindistan,
Brezilya, Filipinler, Peru, Şili gibi ülkelere yoğun olarak tüketime yönelik
üretim yapan şirket yatırımları yapıldı.
Bu
ülkeler, ağırlıklı olarak iç pazara üretim yapan, gerektiği zaman da bölge
ülkelerine mal gönderen üretim üsleri durumuna getirildi. Buralarda üretim ve
dışsatım arttı ancak dışsatımdan elde edilen gelirler, üretim yapılan ülkelerin
hazinesine herhangi bir katkı sağlamadan doğrudan, şirket merkezlerindeki banka
hesaplarına gönderildi.
Üretim Dalları
Uluslararası
şirketlerin azgelişmiş ülkelerde kurduğu şirket alt birimleriyle çevreye mal
satma eğilimi, üretim dallarına göre ayrımlılık göstermektedir.
Genel
olarak; önemi giderek azalan geleneksel emek-yoğun endüstriler (dokuma, deri,
mobilya..), teknolojiye dayalı endüstrilerin emek-yoğun kısımları (elektronik,
makina...) yığın üretimine dayalı hem emek-yoğun hem de sermaye-yoğun
endüstriler (otomobil, TV, ev eşyaları...) ve çevre kirliliği yaratan sermaye-yoğun
endüstriler (kimya, kağıt, metalurji..) uluslararası şirketlerin azgelişmiş
ülkelerde yoğun olarak yatırım yaptığı üretim dalları oldu.6
Yüksek
ve en yüksek kazanç için dış yatırım yapan şirketler, gerek yerel pazara gerek
çevre ülkelere ve gerekse gelişmiş ülke pazarlarına mal verdi. Denizaşırı
ülkelerdeki şirket birimlerinin dış satım gerçekleştirme oranı, daha yüksek
oldu. Bu tür ülkelerde; üretim maliyetleri düşük, siyasal ortam elverişliydi.
Ekonomik ve akçalı bağımlılık içindeki yerel hükümetler, şirket etkinliklerini
denetleme olanaklarından yoksundu.
Bu
nedenle örneğin, Hollanda ya da Avustralya gibi gelişkin pazarlarda yatırım
yapan uluslararası şirketler, daha çok bu ülkelerin pazarlarını yönelirken;
Endonezya ya da Filipinler gibi alım gücünün düşük, devlet denetiminin
işlemediği yoksul ülkelerde, gerek yerel ve gerekse çevre ülke pazarlarına
açıldılar.
Azgelişmiş
ülkelerde, dışarıya mal gönderme işleminin gerçek niteliği, ülkeye döviz
kazandıran dışsatım değil, geliri şirket kasalarına giden şirket içi mal
gönderimleri olarak görünür. Bu nedenle bu işlemden vergi alınmaz.
Vergilendirilmemiş Kazanç ve “Kıyı Bankacılığı”
Değişik
yöntemlerle elde edilen vergilendirilmemiş kazanç ve yasadışı getiriler, devlet
denetimi olmayan ülkelerde ya da onların çevresindeki adısanı duyulmamış küçük
ve garip devletçiklerde aklanır. Buraları, dünyanın geleceği için öngörülen
devletsiz, denetimsiz bir çeşit “yönetim birimleridir.”
Cayman Adaları, Bahamalar, Bermuda, Cape
Verde, Bahreyn böyle yerlerdir. Buraların dünyanın her yeriyle kolay
uçuş ve iletişim bağlantıları vardır.7 Banka ofisine hizmet veren Grand
Cayman İş Merkezi, dünya yüzünde fax ve internet yoğunluğunun en yüksek olduğu
yerdir. Yalnızca Cayman’daki 548 banka ofisinde 1992 yılında 400 milyar
dolar aktif para bulunuyordu.7
The Wall Street Journal gazetesinde
yayınlanan bir araştırmaya göre kıyı bankacılığındaki (vergi kaçırılan
kara para aklanan bu yerler böyle adlandırılmıştır) paranın büyük çoğunluğu
gelişmiş ülkelere ait. İngiltere, ABD, Japonya, Almanya ve Fransa’nın kıyı
bankacılığındaki para toplamı 1998 yılında tam 4,523 trilyon dolardı.
Gazetedeki araştırmada, varsıl ülkelerin kıyı bankacılığıyla ünlü finans merkezlerinden,
milyonlarca dolar çektikleri belirtilerek; “vergi kaçakçılığı yapılan bu
yerlerde, uyuşturucu paralarının aklanmasına karşı yürürlükteki uluslararası
anlaşmaların uygulanması gerektiği” istenmiştir.8
Madenlerin Ayrıcalığı
Azgelişmiş
ülkelerde, doğal kaynaklara, özellikle de madenlere yönelik uluslararası şirket
yatırımları, büyük çoğunlukla tecimsel değil, gelişmiş ülkelerin
gereksinimlerini karşılama amaçlıdır. Gelişmiş ülkeler, endüstriyel
üretimlerinin temel gereksinimi olan madenlerin, özellikle de stratejik madenlerin
işletme, kullanma ve hatta iyelik (mülkiyet) haklarını ellerinde tutmak ister.
Bu
nedenle bu alanlara yönelmiş olan uluslararası şirket yatırımları, elde
ettikleri ürünleri doğrudan kendi ülkelerine dışsatımlar. Japon Dışsatım-Dışalım
Bankası’nın 1973 yılında yaptığı sormacaya (ankete) göre; dışarıya yatırım
yapan 51 Japon maden şirketinden 45’inin amacının, yatırım yapılan yerden
Japonya’ya mal göndermek olduğu görülmüştür.9
Sonuç
Sonuç
olarak, uluslararası şirketler, azgelişmiş ülkelerdeki şirket şubelerinde, yerel
hükümetlere döviz kazandıracak gerçek dışsatım politikaları uygulamaz. Böyle
bir uygulama onların dışa açılma amaçlarına, rekabet dengelerine ve yüksek kazanç
isteklerine uygun düşmez.
Herhangi
bir ülkedeki şirket biriminden yapılacak her dışsatım, aynı şirketin aynı üretim
dalında etkinlik gösteren bir başka ülkedeki şirket çıkarıyla çelişecektir. Bu
nedenle uluslararası şirketler, yerel hükümet yetkililerinin dışsatım isteğini
dikkate almaz ve azgelişmiş ülkeler ya da yerel şirketlerle yaptıkları lisans
ve işbirliği anlaşmalarına, dışsatımı sınırlayan ya da yasaklayan maddeler
koyar.
DİPNOTLAR
1 “Intercompany Income Distribution and
Transnational Interprises” C.V. Vaitsos (1974) Clarendon Press Oxford
sf.54-55 ak. Nuri Yıldırım, “Uluslararası Şirketler” Cem Yay., sf.115
2 UNCTAD
(1973) ak. a.g.e. sf.115
3 “Managing
the Multinational Enterprise” Stopford WELLS Jr., L.T. (1972) Longman ak.
a.g.e. sf.115
4 SCB,
Agustos 1975 sf.26-7 ak. a.g.e. sf.126
5 “Japanese
Investment in the united States” H.R.Heller-E.E.Heller (1974) sf.46 ak.
a.g.e. sf.126
6 “Some reasons for foreing investment”
G.Adams (1974) Acta Oeconomica vol. 13. No 3- 4 ve “Multinational
Corporations and World-Wide Sourcing” G.Adams (1975) Radice (ed., 1975) ak.
a.g.e. sf.127
7 New
York Times, 29.09.1992 ak., R.J.Barnet-J.Cavanagh “Küresel Düşler” Sabah
Kitapları, 1995, sf.307
8 Hürriyet
22.05.1998
9 “Uluslararası
Şirketler”, Nuri Yıldırım Cem Yay., 1979, sf.126
Herkese merhaba, buradaki herkes benim adım Fumo Sadiku Kenya'nın Malindi Şehri'nde yaşayan Benjamin Breil Lee adlı iyi kalpli bir adamdan biraz daha bahsetmek istiyorum, kredi memuru olarak fon hizmetinde çalışan Bay Benjamin Breil Lee bana 37,115,225,00 Şilin borç aldı İşimi yükseltmek için ayaklarımın üzerinde durmaya çalıştığım zaman, burada bazılarınız Bay Benjamin ile + 1-989-394-3740 uygulaması veya kişisel E'siyle konuşmak için mali zorluklar yaşayanlar olduğunu biliyorum -mail on 247officedept@gmail.com Benim için ve Banka muhasebecisi için yaptıklarından dolayı çok memnunum Muhasebeci Hernandez Lucas İyi iş yaptığınız için çok teşekkür ederim.
YanıtlaSil