Müslüman bilim adamları, dünya
bilim tarihinde yüksek bir yere sahiptir. Uzak geçmişte kalsa da, bugün iç
karartıcı bir gerilik içine düşülmüş olunsa da; onların bilimdeki onurlu yeri
değerinden birşey kaybetmeyecektir. Bilimi Antik Çağ’dan alıp geliştirdiler ve
bugüne taşınmasını sağladılar. Sayıları çok, yapıtları görkemliydi. Onlar
bilime yakıştılar ancak İslam dünyasındaki bugünkü gerilik onlara hiç
yakışmıyor. Farabi, El-Kindi, İbn Sina, Musa bin Şakir, İbn Haldun,
el-Baalbekki, İbn Rüşt, Harizmi, İbn Maseveyh, Biruni, İbn Heysem, Zekeriya
Razi, el Fergani, Gazali, el-Battani, Matta bin Yunus, Belkhi, Cabir İbn
Hayyan, Cahiz, el Gifari, Nasirettin Tusi, Uluğ Bey, yaktıkları ışıkla
dünyayı aydınlattılar. Ancak doğup büyüdükleri, bilimi yeşerttikleri kendi
toprakları, bugün karanlıklar içinde.
Bilim
Emekçileri
Avrupalıların Geber
adını verdiği Arap düşünür Câbir İbn
Hayyan (8.yüzyıl), kimyanın babası sayılır. Ünlü İngiliz bilgini Roger Bacon ona “ustaların ustası” demiştir. Gövdebilim (anatomi) ve ilaçbilim
(farmakoloji) dallarında önemli buluşları vardır.1 Madenlerin basit
ergitme yöntemleri yerine, ilk kez kendisinin elde ettiği sülfürik asit, nitrik
asit, kükürt asidi, tuz asidi ve altın suyu içinde eritme yöntemini bulmuş ve
geliştirmiştir. Cıvaoksit, arsenik, klorid, gümüş nitrat (cehennem taşı),
bakırsülfat (göztaşı), sudkostik, potas kostik ve kükürt kaymağı’nı Câbir bulmuştur.2
Akılcılığın
(Mulezile) Kuramcısı
Ebu Osman Câhiz (776-868), İslam felsefesinde akılcılık
akımının (mutezile) kurucularındandır. İlahiyat, toplumbilim, edebiyat,
dilbilim alanlarında çalışma yapan ve Basra kelamcılarının en büyüğü sayılan,
Etiyopyalı bu zenci düşünür, bilim adamı olarak bağımsız duruşuyla dikkati
çeker.
Bilimin, dayanağı olmayan
savlara değil, deneylerle kanıtlanmış verilere dayanması gerektiğini
söylemiştir. İslam düşüncesinde, doğayı inceleme geleneğini başlatmıştır.
Yedi ciltlik “Kitabû’l
Heyavan” adlı yapıtı, koşuklu (manzum) hayvan uzaklamaları (masalları) ile
ilahiyat, toplumbilim ve dilbilim konularında görüşler içerir. “Hilafet Ordusunun Menkıbeleri” ve “Türkler’in Faziletleri (Menakıb-ı Cündü’l
Halife ve Fazailü’l-Etrak)” adlı yapıtında Türkler’le ilgili kapsamlı
araştırmalar yapmıştır.3
“İslam
Sosyolojisinin Kurucusu”
Peygamber’in yakını olan ilk
Müslümanlardan (Sahabe) Ebu Zerrel
Gifarî, İslam Sosyolojisi’nin kurucusu sayılır ve kimi Arap aydını
tarafından; “sosyalizmi İslam geleneğine
bağladığı için” yüceltilir. Ebu Zerr
yapıtlarında, “herkesin servet ve
gelirinin pek azıyla geçinmesini” ve geri kalanının toplumda eşitliği
sağlamak için “hayır işlerine
harcanmasını” istemiştir.
Kur’andaki Hıristiyan ve Yahudi din adamlarının “açgözlülüğünü ve para hırsını” açıklayan
bir sûre’nin, “İslam zenginlerini ve
egemenlerini de kapsadığını” ileri sürmüştür. İnançlı bir Müslüman olan Zerr, bu düşünceleri nedeniyle sürgüne
yollanmış ancak düşünceleri engellenememiş ve “İslam ileri gelenlerinin gerçek İslam’dan ayrıldıkları” yolundaki
uzun süren tartışmayı başlatmıştır.4
Horasanlı
Gazali
İslam gizemciliğinin
(tasavvuf) Sünni inancıyla bütünleşmesini sağlayan, Kelâm (Tanrı ve Tanrı’nın
birliğini konu eden bilim) ve Fıkıh (şeriat bilimi) bilgini Horasanlı Gazali (1058-1111), İslam
dünyasının tümünü derinden etkileyen bir düşünürdür. Farabi ve İbn Sina’nın
akılcı felsefesine yönelttiği eleştirilerde alabildiğine tutucudur ancak “Düşünürlerin Çöküşü (Tehefütü’l Felasife)”,
“Din Bilimlerinin Yeniden Canlanışı (İhya-i Ulmi’d-Din)” ve “İnançta Aşırılıktan Kaçınma (İktisad
Fi’l-İtikat)” adlı yapıtları, yüksek bir düşünce zenginliği ve bilgiye
dayanır.
Dünya görüşünün temelini oluşturan bu çelişki, hemen tüm
yapıtlarında vardır. Bu nedenle kimi düşünürlerce, “İslam’da akılcı felsefenin ve nesnel bilimin yüzyıllar boyunca
duraklamasına” yol açtığı gerekçesiyle sürekli eleştirilmiştir.5
Gökbilimci
(Astrolog) Tusi
Horasanlı Nasirettin
Tusi (1201-1274); matematik, felsefe ve özellikle gökbilim alanında önemli
araştırmalar yapmış, kitaplar yazmıştır. Moğol İmparatoru Hülagü’nün desteğiyle; Meraga’da (Kuzey İran), döneminde eşi
olmayan bir gözlemevi kurdu. Burada, o güne dek yapılmış olan ve gökbilim
ölçümlerinde kullanılan en büyük çemberli küreyi üretti. Ünlü İlhanlı cetvelleri (Zeyc-iİlhani) burada
oluşturuldu. Meraga’da geliştirilen azimut
kadranı, günümüzdeki teodelitin (gökyüzü açılarını ve başucu
uzaklıklarını ölçmeye yarayan jeodezialeti) ilk örneğiydi.6
Devlet
Başkanı Uluğ Bey
Türk bilim adamı Uluğ Bey (1394-1447), Doğu biliminin en
ilgi çekici düşünürlerinden biridir. Büyük bir imparatorluğun devlet başkanıydı
ancak yaptığı bilimsel araştırmalar ve özellikle gökbilim alanında yaptığı
buluşlarla, bilim tarihinde çok özel bir yeri vardı. Fizikteki ünlü Laplace denklemini bulan Fransız fizikçi,
gökbilimci ve matematikçisi Pierre-Simon
Laplace (1744-1827), O’nun için; “tarihin
en büyük gökbilim gözlemcisi” tanımını kullanmıştır.7
Timur’un torunu, Şahruh’un
oğluydu. Bilimadamlarını ve sanatçıları destekledi, onlara uygun çalışma
ortamları yarattı. Kadızade-i Rumi,
El-Kaşanî ve Ali Kuşçu başta
olmak üzere ünlü bilginleri sarayına topladı. “Zîc-i Uluğ Bey” adlı yıldız kataloğunu hazırladı, İmparator
olmasına karşın; Semerkant Medresesi’nde dersler verdi.8
Semerkant’ta yaptırdığı
gözlemevi yalnızca gözlemevi değil, büyük bir kültürel merkezdi. Burada, uzay
gözlemleri için yaptırdığı ve çapı 60 metreden çok olan derecelendirilmiş büyük
bir yay, bugün bile hayranlıkla karşılanan bir hassaslıkla yerleştirilmişti. Uluğ Bey’in gökbilim tabloları, o dönemin
en eksiksiz, en kesin ve Avrupa’da en uzun süre kullanılan tablolardı. El-Kaşanî, tarihin ilk hesap makinasını
burada geliştirmiş, Newton iki
terimlisini, ondan 300 yıl önce burada hesaplamıştı.9
Uluğ
Bey, ekibiyle birlikte yaptığı, gökbilimle ilgili gözlem ve
yorumları, “Zeyc-i (Zeyc-i Uluğ Bek)” adlı
yapıtta topladı. Bu yapıt da, Avrupa’da uzun süre ders kitabı olarak okutuldu;
başlıca kaynak sayıldı. Yapıtı 1665’te İngiliz bilgini Thomas Hyde İngilizce’ye çevirdi, 1767’de yeniden basıldı, daha
sonra M.Sedillot, Fransızcaya
çevirdi.10
DİPNOTLAR
1 “Felsefe Ansiklopedisi-Düşünürler Bölümü” O.
Hançerlioğlu, 1.Cilt, Remzi Kit., 1985,
sf.92
2 “Allah’ın Güneşi
Avrupa’nın Üzerinde” S.Hunke Altın Kit. Yay., 2001,
sf.18
3 Ana Britannica, Ana
Yay.A.Ş. 7.Cilt, sf.161 ve “Felsefe Ansiklopedisi-Düşünürler Bölümü”
O.Hançerlioğlu, 1.Cilt, Remzi Kit., 1985, sf.92
4 “Türklerin Tarihi”
D.Avcıoğlu, 3.Cilt, Tekin Yay., 1995,
sf.1095-1056
5 “Orta-Asya” Jean Paul
Roux, Kabalcı Yay., 2001, sf.282
ve Ana Britannica, Ana Yay. A.Ş. 13.Cilt, sf.163
6 “Allah’ın Güneşi
Avrupa’nın Üzerinde” S.Hunke Altın Kitaplar Yay.,
sf.73-74
7 “Türklerin Tarihi”
D.Avcıoğlu, 1.Cilt, Tekin Yay. 1995,
sf.82
8 Ana Britannica, Ana
Yayınları A.Ş., 30.Cilt, sf.417
9 “Orta-Asya” Jean Paul
Roux, Kabalcı Yay., 2001, sf.363-364
10 “Türk Tarihinin Ana
Hatları” Kaynak Yay., 2.Basım 1996,
sf.338
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder