Paranın
siyaset üzerinde her yerde ve her dönemde sürdürdüğü etkili gücü, Amerika’da
çok belirgin ve yaygındır. Seçim kazanma şansına sahip her iki parti de, üye ve
sempatizan yardımlarıyla ayakta kalamayacaklarını bilirler. Pahalı seçim
kampanyaları için, bol sıfırlı yardım çeklerine gereksinimleri vardır ve
bunu verebilecek olanlar yalnızca şirketlerdir. Şirketler için partiler, seçim
dönemlerinde dört yıllığına sermaye yatıracakları ve karşılığını o
yasama döneminde alacakları yatırım alanlarıdır.
İki Partili Düzen
Amerika’da seçimler çoğunluk kuralına göre yapılır.
Oyların çoğunluğunu alan aday, başka adayların oy oranları ne olursa olsun
seçilir ve yitiren adayın aldığı oyların hiçbir değeri kalmaz. Seçim biçiminin
anti-demokratik yapısı, yeni partilerin ortaya çıkıp güçlenmesini önleyen, bu
nedenle iki büyük partiyi baş başa bırakan siyasi bir ortam oluşturur. 1793 Jefferson-Hamilton
kümeleşmesinden bu yana, Amerikan siyasi tarihinin her döneminde bu işleyiş
geçerli oldu ve üçüncü parti girişimleri kalıcı olamadı.
Sermaye güçlerinin denetimi altında bulunan ve aynı
anlayışta olan iki partiden oluşan Amerikan siyasi dizgesi (sistemi) için,
Prof.Dr.Türkkaya Ataöv şunları söylemektedir: “Amerika’da iki siyasi parti
vardır: Cumhuriyetçiler ve Demokratlar. Ancak, federal düzeydeki bu iki
partinin arasında önemli bir ayrım yoktur. Birinin tutucu, ötekinin de liberal
olduğu, daha açıkçası, birinin programının ötekinden ayrımlı olduğu doğru
değildir. İkisinin de gündemi temelde aynıdır. İki parti görünümüyle demokrasi
imgesi yaratarak aynı amaca, nöbetleşe hizmet ederler. İkisi de aynı para
düzeninin yaratığıdır. Çoğu kez aynı kişiler, her ikisine birden para verirler.
Gerçek bir ‘ikinci seçenek’ olacak, üçüncü bir partiye izin yoktur...”1
Devlet Denetimli Seçim
Amerika Birleşik Devletleri’nde, seçim yapılan hiçbir
ülkede görülmeyen bir uygulamayla, seçime katılacak parti adaylarının
belirlenmesinde devlete denetim yetkisi verilmiştir. 1903 yılında kabul edilen
ve tüm eyaletlerde geçerli olan yasalarla, seçime katılacak parti adaylarının
belirlenmesi, kamu adına hareket eden devlet memurlarının denetiminde
olmaktadır.2
İki Dereceli Seçim
Amerikan parti dizgesinde, adayların iki dereceli
seçimle, yani önceden belirlenen delegeler aracılığıyla seçilmesi, genel bir
uygulamadır. Bu yöntem özellikle başkanlık seçimlerinde uygulanmaktadır. Bu
nedenle delege belirlemeleri, iki parti içinde de yoğun iç çekişmelere yol
açar.
Burada söz konusu olan parti içi demokratik yarışma
değil, değişik çıkar kümelerini temsil eden hizipler arasındaki çatışmadır.
Siyasi düzeyi ve yetenekleri ne denli yüksek olursa olsun, arkasına herhangi
bir sermaye kesiminin desteğini almayan delegelerin seçilme şansları yoktur. Bu
nedenle hizipçilik, entrika(machine politics) ve rüşvet,
siyasetin temel unsurları durumuna gelmiştir. Bu durum, yapılan işin
niteliğinden kaynaklanan, zorunlu bir sonuçtur.
Maurice Duverger bunu şöyle
açıklayacaktır: “Amerikan partileri, federal devlet yasalarıyla resmen
belirlenmiş olan bir çeşit ön-seçim makineleridir. Bu nedenle çok
sıradışıdırlar; bunlar ideolojik guruplar ya da sınıf toplulukları da değildir.
Her biri, Federal Devletin muazzam büyüklükteki ülkesi içinde, çok farklı ve
çok çeşitli sosyal konuma sahip kişileri biraraya getirir. Gerçekte bu
partiler, oy toplama ve ganimet sisteminin sağladığı yönetim organlarını ele
geçirmede uzman kişilerden kurulu takımlardır”.3
Ön Seçim
Ön-seçim dizgesinin (primary elections) denetim
altına alınan işleyiş biçimi, başkan ve senatör adaylarının belirlenmesinde
özel önem kazanır. Bu yerlere aday olmak isteyenlerin önünde, kurulu düzenle
bütünleşmeyi zorunlu kılan, aşılması güç (halk için olanaksız) engeller vardır.
Partiler,
‘seçilmiş’ delegeler aracılığıyla adaylarını seçerler: Bu eylem
görünüşte parti içi bir sorundur. Gerçekte ise, adayları seçen kongreler,
üyelerin seçimini belirleyen demokratik yapılar değil, parti dışı güçlerin yön
verdiği bir çatışma arenasıdır. Değişik sermaye kesimlerini temsil eden
hizipler, elde edecekleri mali ve siyasi ayrıcalıklar için, sürekli ve
yıpratıcı bir yarış içine girerek çatışmaktadırlar.
Parti Dışı Güçler
Hizipler aracılığıyla parti
içinde güçlü bir biçimde temsil edilen parti dışı güçler; uygulanacak
programları, çıkarılacak yasaları ve bu işi yapacak kadroları belirleme gücüne
sahiptirler. Adayların belirlenmesi, iş çevreleri ve onlar adına davranan
örgütler için o denli önemlidir ki; bu önem, şirket-parti ilişkilerini siyasete
yön veren belirleyici unsur yapmıştır.
Bu durum Amerikan tarihinin her dönemi için geçerlidir.
Yasama ve yürütme organlarına öyle insanlar seçilmelidir ki; bunlar, yetkili kurumlar dışında oluşturulan
istekleri herhangi bir uyarıya
gerek kalmaksızın, eksiksiz yerine getirmeli ve gereksinim duyulan yasaları
gecikmeksizin kabul etmelidir. Bu tür ilişkiler üzerine kurulmuş olan iki
partili siyasi düzende, Cumhuriyetçi ve Demokrat Partiler,
dönüşümlü olarak yönetime gelirler; bu partilerin asla ödün vermedikleri tek
ilke, büyük sermaye kesiminin çıkarlarına aykırı bir iş yapmamak ve onlarla
çatışmamaktır.
Amerikan toplumunu inceleyen araştırmalarıyla tanınan
ünlü Amerikalı ekonomist Prof. Lester C.Thurow, Kapitalizmin Geleceği
adlı yapıtında, Birleşik Devletler’de siyasi partilerle seçim konusunu da ele
alır ve şunları söyler:“Seçimler, basit konular üzerinde dönen beğeni
yoklamalarına dönüşür ve televizyonda en iyi kimin göründüğüne bağımlı olur.
Seçimler bir dolandırıcılar kümesini, diğer bir dolandırıcılar kümesiyle
değiştirmek olarak görülmeye başlanır. Herkes başka birinin değil, kendi etnik
kümesinin, ganimetlerden yararlanmasını sağlamak için oy kullanır”.4
Parti
Egemenleri
Ulusal Sanayiciler Birliği, Birleşik Devletler Ticaret
Odası, Amerikan Bankerler Birliği, Amerikan Çiftçiler Birliği, Sanayi Örgütleri
Kongresi gibi örgütler, her iki parti üzerinde de kesin bir
egemenlik kuran, parti dışı kuruluşların önde gelenleridir.
Bu örgütler, özellikle büyük kentlerde, “siyasi
partiler adına” çalışmalar yaparlar. Seçilmesini istemedikleri adayların “önünü
kesmek için” çok değişik olanakları vardır. İyi örgütlenmiş ve çok iyi
finanse edilmişlerdir. Amerikalı araştırmacılar Gabriel Kolka ve Robert B.Reich,
şirketlerin partilerle girdikleri ilişkiler konusunda şunları söylemektedir: “ABD’ndeki her iki parti de şirketlerden gelen
paralara o denli bağımlıdırlar ki, hiçbiri şirketlerin gücüyle karşı karşıya gelemez...
Büyük holdinglerin politik partiler ve yasama süreci üzerindeki muazzam etkileri,
seçim kampanyalarına yaptıkları parasal katkıdan ibaret değildir. Şirketler, çalıştırdıkları
avukat, lobici ve halkla ilişkiler elemanı ordularıyla, partiler üzerinde büyük
bir etkiye sahiptir”.5
Demokrasi mi , Oligarşi mi
Şirketler, partiler ve partilerin yönetime taşıdığı
kadrolar arasında sağlanan ve siyasi gelenek durumuna gelen uygulamalar,
Amerika’daki yönetim biçimini ancak otokratik düzenlerde görülebilen ve çok
küçük bir azınlığı temsil eden bir oligarşiye dönüştürmüştür.
19.Yüzyılda, sermaye sınıfının tümünün temsil edilmesine
olanak sağlayan siyasi düzen, bugün yalnızca mali ve sınai tekellerin
yararlandığı, işleyişe dönüşmüştür. Devlet politikalarına yön veren üst düzey
kadroların hemen tümü, büyük şirketlerle doğrudan bağlantılıdır.
ABD üst yönetiminde yer alan kişilerin niteliği, bunu
açıkça ortaya koymaktadır. Örneğin, George W.Bush, başkan olmadan önce Arbusto-Bush
Petrol Arama Şirketi ve Harken Petrol Şirketi’nde çalışıyordu;
Başkan Yardımcısı Dick Chaney Halliburton Petrol Şirketi’ nin
Yönetim Kurulu Başkanıydı. Kimi yöneticilerin görevleri ve geldikleri yerler
şöyledir: Başkanlık Ulusal Güvenlik Danışmanı Condoleezza Rice, Chevron
Petrol Şirketi Yönetim Kurulu Üyesi; Ticaret Bakanı Donald Evans, Tom
Brown Petrol Şirketi Yönetim Kurulu Başkanı; İçişleri Bakanı Gale
Norton, Enerji Şirketleri Avukatı; Enerji Bakanı Spencer Abraham,
Otomotiv Endüstrisi Temsilcisi.6
ABD’nde, siviller şirketlerden hükümet görevlerine
gelirken, üst düzey askerler emekli olduklarında şirketlere giderler. Bu
dolaşım, Amerikan siyasetinin temelinde yer alan bir gelenektir. Örneğin, ABD
Pasifik Ordusu Komutanı Charles R.Larson, Unocal Petrol Şirketi
Yönetim Kurulu Üyeliğine; ABD Hava Kuvvetleri Genel Sekreteri Donald
Rice, Unocal Petrol Şirketi Yönetim Kurulu Üyeliğine; Korgeneral John
Shalikashvili, Carlyle Group Yönetim Kurulu Başkanlığına
gelmişlerdir.7
Amerikan Partileri
Amerikan partilerinin örgütlenme biçiminde en belirgin
özellik, ulus devlete sahip diğer gelişmiş ülkelerdeki partilerin tersine,
merkezi örgütlenmenin değil, federasyon yapısının öne çıkmasıdır. Bu durum;
ulusal varlığı köklü tarihsel geleneklere dayanmayan, bu nedenle yapaylık
içeren ulusal oluşumun, yönetim yapısına yaptığı etkinin sonucudur.
Güçler ayrılığının Amerikaya özgü işleyiş biçimi ve
federatif örgütlenmeye bağlı yarı özerk yönetim yapılanması, bu sonucu
doğurmuştur. Partilerin en tepesinde, Ulusal Komite adı verilen merkezi
bir üst örgüt bulunmaktadır ancak bu örgüt, eyaletlerdeki yerel parti birimleri
üzerinde bir etkiye sahip değildir.
Amerikan partilerinin örgütsel yapısı basit ancak parti içi işleyiş son
derece karmaşıktır. Sıradan insanların kolayca anlayamayacağı yasal
zorunluluklarla akçalı işleri kapsayan yasadışı ilişkiler iç içedir.
Parti yapısının basitliği
demokrasinin gelişkinliği olarak gösterilir ancak bu basitlik, üyelerin tek başlarına altından kalkamayacağı
kadar karmaşık bir ilişkiler ağıyla örülmüştür. Amaç, katılımcılığı bireysel
özgürlük olarak kâğıt üzerinde bırakmak, parti etkinliğini paranın
belirlediği bir eylem durumuna getirmektir.
Parti çalışmalarını yürütenler, sıradan üyeler değil,
görevlerini ücret karşılığı yapan ve karmaşık
ilişkileri çözmede uzmanlaşmış teknik elemanlardır. Parti boss’ ları (elebaşları) adı verilen bu elemanlar,
hizmet ettikleri kişi ya da kümenin kendilerini kiralamasını beklerler
ve yüklendikleri sorumluluğu etkili bir canlılıkla yerine getiriler. Boss’
lar kendilerine sunulan
akçalı olanaklarla binlerce etkili seçim ajanını harekete
geçirebilirler. Bunlar, rakip adayların yıpratılması, yalan haber yaratma
ya da gerçek dışı anket düzenleme konularında son derece becerikli
profesyonellerdir.8
Parti
İşleyişi
Demokrat ve Cumhuriyetçi
Parti’ nin en tepesinde yer alan Ulusal Komite, her eyaleti temsil
eden ve dört yıl için seçilen bir kadın ve bir erkek üyeden oluşur. Amerikan
partilerinde Ulusal Komite’ nin yaptığı iş, diğer ülkelerdeki geleneksel
partilerde var olan ve örgütün tümünü yöneten Merkez Yönetim Kurulları gibi
değildir. Çalışmaları hemen tümüyle seçim dönemleriyle sınırlıdır. Partinin
başkan adayını seçecek Ulusal Kongre’ yi (Convertion) toplamak, kongre
adaylarını belirlemek ve seçim kampanyasını yönetmek gibi görevleri yerine
getirir. Ulusal Komite’ nin yükümlülükleri, basit ancak önemlidir.
Ulusal Komite’ nin partinin başka
komiteleriyle ilişkisi, kurala bağlanmayan bir belirsizlik içerir. Komite;
seçim dönemlerinde elinde toplanan büyük akçalı kaynakları kullanarak, boss’
larla seçim ajanlarını harekete
geçirir ve medya gücünü devreye sokar. Bu yolla, alttaki parti birimleri
üzerinde, ön seçimlerde oy verecek delegelerin belirlenmesi konusunda etkili
bir baskı kurar.
Bu ilişki, önceden belirlenmiş herhangi bir kurala bağlı
değildir. Ne parti tüzüğü, ne de yasalar Ulusal Kongre’ ye böyle bir
yetki vermiştir. Burada bilinçli bir boşluk yaratılmıştır. Amerikan
partilerinde merkez birimleri arasındaki ilişkiler, döneme ve güç dengelerine
göre değişen bir eylemli durum ilişkisidir.
Amerikan partilerinde Ulusal Kongre’ nin altında,
yine seçim dönemlerinde devreye sokulan ve Temsilciler Meclisi’nde yer alan,
her eyaletten bir kişinin katıldığı Kongre Komitesi vardır.
Eyaletlerdeki seçim çalışmalarını yürüten Eyalet Komiteleri ve
eyaletlerde yönetim birimlerine (Country, Ward, Township v.b.) göre
kurulan Yerel Komiteler vardır. Amerika’da partilerin en küçük örgüt
birimi, herbiri bir seçim bölgesi olan belde komiteleri’ dir (precinet).
Bunların başında bulunan parti yetkilisine precinctleader ya da captain
adı verilir.
“Yerel Örgütler Toplamı”
Amerikan siyasi partilerini inceleyen araştırmacıların
ortak kanısı, Demokrat ve Cumhuriyetçi Partilerin, bütünlüğü olan
siyasi bir örgütten çok kendine özgü bir yerel örgütler toplamı olmasıdır.
Parti ilişkilerinin niteliğini, ortak duyguları oluşturan ilkeli birliktelikler
değil, yönetim olanaklarını elde etmekten başka bir şey düşünmeyen sermaye
kesimlerinin çıkar çatışmaları belirler. Bu nedenle ideolojik bir yapılanma
içinde değildirler. Toplumsal bileşim olarak tek bir sınıfı, sermaye sınıfını
temsil ederler.
Prof.G.Vedel’e göre, “program ve doktrin yerine
kişileri temsil eden Amerikan partilerinde sağ-sol ayırımı yapılamaz. Düşünce
ve doktrin açısından Cumhuriyetçi ya da Demokrat Parti üyeleri, birçok durumda
kendi partidaşlarından daha çok, karşı partinin üyeleriyle yakın olurlar”.9
Yasası Olmayan Kurallar
Toplumsal muhalefeti yürütmeye çalışan tüm parti
girişimleri, ABD’de, sürekli ve ağır bir baskıyla karşılaşmıştır. Amerikan
ideallerine düşman unsurlar olarak görülen ve gösterilen parti girişimleri,
George Washington’un veda konuşmasında vasiyet ettiği gibi, daha
doğarken önlenmişler ve ezilmişlerdir. 200 yıllık Amerikan siyasi
tarihi, bu tür önleme eylemleri ve halkı siyaset dışında tutmayı başaran
girişimlerle doludur.
Göçmen işçiler arasındaki dil ve din ayrımlılıklarını
kullanma, pinkertonizm adı verilen saldırgan uygulamalar, ajan
büroları, grev kırıcılar, mafya ilişkileri, ırkçı örgütler, Ku Klux Klan’ lar,
zenci kırımları, sosyalistlere uygulanan baskılar, siyasi cinayetler,
Amerikan tarihinin yerleşik öğeleridir. Greve giden ya da örgütlenmeye yönelen
işçiler kara listeye alınır ve bunlara hiçbir koşulda iş verilmez. Sanayiciler
ve büyük çiftlik sahibi tarımcılar, yalnızca bu iş için, ulusal düzeyde
örgütler kurmuşlar ve sosyalistleri, sendikacıları, öncü işçileri
fişlemişlerdir. Amerikan işçilerinin korkulu rüyası haline gelen Ulusal
İmalatçılar Birliği, bu örgütler içinde en ünlüsüdür.
Etkisiz Girişimler
Parti örgütlenmesi üzerindeki tüm yasal ve yasadışı
engellere karşın, Amerika’da da özellikle emekçilere dayanan partiler elbette
kurulmuştur. Bu partiler, kimi dönemlerde ve yerel anlamda kimi küçük seçim
başarıları da elde ettiler. Ancak hiçbiri, hiçbir zaman yönetime aday
olabilecek güce ulaşamadı.
Sosyalist İşçi Partisi (Socialist
Labor Party-1877), Milli Parti (Greenback-1878), Halk Partisi
(Populist Party-1892), Soysalist Parti (Socialist Party1900), Komünist
Parti (Communist Party-1919) Amerikan İşçi Partisi (American Labor
Party-1936), Çiftçi-İşçi Partisi (Farmer-Labor Party), Anti-Tekel
Party (Anti-Monopoly Party), Liberal Parti (Liberal Party) bu tür
partilerin bir bölümüydü.
Bu partilerden hiçbiri, iki büyük partiye karşı seçenek
oluşturabilecek kalıcı bir güce ulaşamadı ve Amerikayı tarihi boyunca sırayla
Cumhuriyetçi ve Demokrat Parti yönetti. Bu sıralama İç Savaştan bugüne dek
şöyle oldu: (1863-1875) Cumhuriyetçi, (1875-1881) Demokrat,
(1881-1887) Cumhuriyetçi, (1887-1889) Demokrat, (1889-1891) Cumhuriyetçi,
(1891-1895) Demokrat, (1895-1911) Cumhuriyetçi, (1911-1921) Demokrat,
(1921-1931) Cumhuriyetçi, (1931-1952) Demokrat, (1952-1960) Cumhuriyetçi,
(1960-1968) Demokrat, (1968-1977) Cumhuriyetçi, (1977-1981) Demokrat,
(1981-1992) Cumhuriyetçi, (1992-2000) Demokrat, (2000-....) Cumhuriyetçi.
DİPNOTLAR
1
“ABD Demokrat
mı Faşist mi?” Prof.Dr. Türkkaya
Ataöv, Cumhuriyet 13.03.2003
2
“Siyasi
Partiler” Niyazi Berkes, Yurt ve Dünya
Yay., İst. 1946, sf.107
3
“Siyasi
Partiler”, Maurice Duverger Bilgi Yay.,
2.Bas. 1974, sf.57
4
“Kapitalizmin
Geleceği” Lester C.Thurow, Sabah Yay.
İst.-1997, sf.214
5
“Küresel Düşler” R.J.Barnet-J.Cavanagh, Sabah Yay. İst. 1995, sf.272
6
“Light Kerkük
ABD Kabinesi” Yalçın Doğan, Hürriyet
21.01.2003
7
“Yorumsuz”
Deniz Som, Cumhuriyet
24.03.2002
8
“Siyasi
Partiler” Niyazi Berkes, Yurt ve Dünya
Yay., İst.-1946, sf.112
9
“Türkiye’de
Siyasi Partiler” T.Z.Tunaya, Arba Y.
2.Bas., İst. 1995, sf.33
temizlik
YanıtlaSiltemizlik işleri
temizlik şirketleri
www.temiztemizlik.com
ofis temizliği
temizlik ev işleri
temizlik ve ev
temizlik şirketleri
ev temizlik şirketleri
istanbul temizlik şirketleri
ofis temizlik
boya temizlik
boya badana temizlik
tadilat
tadilat işleri
tadilat şirketleri
www.mavimoryapi.com
ofis tadilatı
tadilat ev işleri
tadilat ve ev
tadilat şirketleri
ev tadilat şirketleri
istanbul tadilat şirketleri
ofis tadilat
boya tadilat
boya badana tadilat
http://www.temiztemizlik.com/
http://www.mavimoryapi.com/
Başkanlık sisteminin gerçekte ne anlama geldiğini anlamak için çok güzel bir yazı. Umarım herkes okur ve her ne kadar ülkemizde düşünülen başkanlık sistemi için 'farklı' olacak ifadesi kullanılsa da, bir kere bu sisteme girdikten sonra istenilen değişikliklerin kolaylıkla yapılabileceği ve milletimizin de seçimlerde ABD halkı gibi basiretsiz bir hale getirilebileceği unutulmamalıdır. Başkanlık sistemini ciddi bir şekilde düşünen arkadaşlar, lütfen siz de bu yazıyı bir kere okuyun ve okutun. Açıkçası ben de acaba bu sistem ülkemiz için güvenli ya da hayırlı olur mu diye düşünüyordum. Artık çok büyük endişelerim var. Saygılarımla
YanıtlaSilGüzel yorumlamışsın Sevgili Adsız.
YanıtlaSilMetin hocam Obama Demokratik Parti den ama yanınızda 2000 den sonrasını Cumhuriyetçiler yönetmiş gibi bir izlenim oluşuyor.
YanıtlaSilİŞ FİKİRLERİ
YanıtlaSilyüzlerce işveren yanında Milyonlarca çalışan var Birçok insan birilerinin yanında çalışmaktan,ağır iş koşullarından işverenlerinin kendilerine yönelik davranışlarından bıkmış tükenmiş halde daha iyi koşullarda hayat standardı için kendi işini yapmak isteyenler için binlerce iş fikrinin bulunduğu www.444forum.com adresinden sizlerde kendinize uygun bir fikir edinin Ne iş yapsam diye düşünmeyin sitemizi ziyaret edin Ne iş yapabilirim in cevabını bulun. Hergün aynı koşturmaca içinde aynı şeyleri yapmaktan yorulanların fikir alışverişi yaptığı forum alanında hiç aklınıza gelmeyen fırsatlarla karşılaşabilirsiniz. bunun için sadece bir iş yapmaya karar vermeniz yeterli size en uygun gelecek iş fikri edinebilirsiniz.her sermayeye göre işler hakkında görüş edinebilirsiniz bunun yanı sıra sermayesiz yapılabilecek işler içinde paylaşımlardan yararlanabilirsiniz